Adamlar hem katil hem de hain. Hem de öylesine katiller ki, önlerine geleni mesela, çoda lunun çocuğunun ekmeğini kazanmak için çabalayan ve nihayetinde şehit olan taksi şöförünü öldürdükleri gibi, bu vatananın en gözde savunma sanayiine saldıracak kadar hainler.
Bu katillerin hainliğinin arkasında hangi ülke var diye sorabilirsiniz? Bunu sormak hakkımızdır da. Zira, TUSAŞ'a yönelik gerçekleştirilen terör saldırısı, Türkiye'nin savunma sanayisine ve ulusal güvenliğine yönelik ciddi bir tehdit olmuştur. Bu tehditi ancak, bir devlet gücü yapabilir. O devlet ya da devletler de Türkiye’yi özellikle terörle mücadelesinde ağızlarında çiğnedikleri “insan hakları” sakızıyla örselemeye çalışan devletlerdir.
Sakın yanlış anlamayın; bu devletlerin insan haklarıyla falan derdi de yoktur. Çünkü onlara göre insanın insan olabilmesi için kendilerine hizmet etmesi lazımdır.
Meselâ, bu şehit taksicimiz, TUSAŞ'ta kalite kontrol görevlimiz Cengiz Coşkun, makine mühendisimiz Zahide Güçlü, TUSAŞ çalışanımız Hasan Hüseyin Canbaz, güvenlik görevlimiz Atakan Şahin Erdoğan. Bu devletlere göre “insan hakları” denilen sakızdaki insan değildir. Onlara göre insan dediğin şey, Türk devletine saldıran, Türk devleti içinde insan öldürebilen, yakan, yıkan kimsedir.
Bunun içindir ki, bu şehitlerimizin öldürülmeleri bir tesadüf ise de TUSAŞ’ımıza yapılan saldırı bir tesadüf değildir. TUSAŞ, katillerin ve hainlerin, mülevves ellerin ve Türkiye düşmanlarının bilerek seçtiği bir yerdir.
Fakat burada, bu kadar öneme sahip olan bir müessesenin korunmasında neden bu kadar aptalca bir güvenlik zaafı vardı sorusunu da sormak zorundayız.
TUSAŞ saldırısında 5 canımımızı şehit verdik. Bu sayı çok daha da artabilirdi. Allah korusun, tüm müessese yerle yeksan olabilirdi.
Olmadı ama demek gibi bir lüksümüz yok. Türkiyemizin tüm sınırları, tüm hava alanları, tüm garajları bu hainler sürüsünün saldırılarına karşı sıkı bir koruma altına alınmalıdır. Terörün bittiği falan yok. Bitmeyecek de.
Neden bitemeyecek diye yazdığımı soracak olursanız, Türkiye’yi zayıflatıp bitirmek isteyenlerin bitmediğini ifade etmek için bunları söylüyorum. Ekonomisiyle, eğitim imkanlarıyla ve en önemlisi de savunma kapasitesi ile kendisine yan bakanın gözlerini karartacak olan Türkiye’nin düşmanları çok olduğu için. İçte de varlar, dışta da varlar.
Bakın bu teröristler nereden geldi? İçeriden. Nereden beslendi? İçeriden. Yok, bakın Suriye’den geldi gibi ipe sapa gelmez ifadelere inanmayın. Oraya belirli bir süre, belirli bir devlete köpeklik etmeye gittiler ve şimdi de bu köpekliklerini ispat ettiler.
Bunun gibi, sadece terörle değil, toplumumuzu Kürt-Türk, İslamcı-laik diye bölmeye kalkışanlar, ceplerine üç beş kuruş daha fazla para girecek diye her gün gereksiz zam yapanlar, işçisine emeğini ödemeyenler, sosyal sigorta paylarını ödemeyenler de hainlik ediyorlar.
Bu hainleri de unutmayacağız. Ama her şeyden önce yılmayacağız, yılmayacağız.
Ama herkes şunu bilsin ki, Türkiye’yi bu şekilde bölebileceklerini zannedenler başka devletlere köpeklikleriyle anılıp öylece geberip gidecekler.