İCDAŞ HOLDİNG; ülkemizde ekonomiye yön veren önemli markalardan biri. Gemi tersanelerinden tutun da, termik santrallere kadar, bir çok alanda camianın lideri durumunda.
Ayhan Aslan; bu holdingin yönetim kurulu başkanı. Ortalıkta EGO ları tavan yapmış halde kasılarak yürüyen bir sürü siyasi, belediye başkanı ve bürokrata karşılık, sempatik, hoş görülü ve mütevazi bir iş insanı.
Bugün sohbet ederken, “kitabın çıkınca, getir ve yanımda imzala. Hem sohbet ederiz. Şimdiden merak ediyorum..” dedi. Sağ olsun. Örnekleri bol olsun…
Geçenlerde her karşılaştığımızda ve sohbetlerimizde “Kitap ne aşamada? İLK imzalı kitabı isterim” şeklinde soran sayın valimize de İLK imzalı kitap için sözümüzü verdik.
Daha yayına girmeden, bu denli merak edilmesi ayrı bir onur vesilesi elbette ki…
Rahmetli Kadir Gökçe (ağabey) “gazeteciler, o kentin hafızalarıdırlar” derdi hep. Zaman zaman sosyal medyada paylaştığım pasajlar, sadece küçük örnekler. Kitapta daha nice enteresan ve bir döneme ışık tutacak anektodlar bulunuyor. Buradan yeniden rica ediyorum ki “eli kalem tutan herkes ve özellikle de gazeteciler, yaşadıkları anektodlarını kaleme alarak, yayınlasınlar.
Dediğim gibi; kitabın yazımı bitti. Sırada yayını ve okuru ile buluşması aşamaları var. Bunun için de, Uğur Dündar gibi önemli isimlerin de kitaplarını yayınlamakta olan Halk Kitabevi ile prensipte anlaştık.
İş sadece belirli giderlerinin temini için bir veya birkaç sponsorun desteğine kalmış durumda. Herkes “Kitabını getir, satın alalım” modunda ama o kitabı satın alabilmeleri için de, öncelikle çıkması gerektiğini sorgulamak da gerekiyor!
Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki; böyle bir yayın, aynı zamanda önemli bir yakın tarih ve kültür hazinesi de olacağı halde, yazması ile uğraştığınız gibi; bir de bunun ıvır zıvırı ile uğraşmak zorunda oluyorsunuz. Para kazanmak için de değil haaa! Harcadığınız parayı, geri alabilmek için finans ile işiniz oluyor.
Hep söylüyorum ya ; “Şu kitabı yayınlayamadan ölemedim bile ! Üç kez ölüp, her seferinde geri geldim. Ne zaman ki, sizler o kitabı alıp, okuyacaksınız, benim işim o zaman tamamlanacak ve gönül rahatlığı ile ölebileceğim…”
(Aranızda, benim bir an önce ölmemi isteyenleriniz varsa da, gelin şu yayın işini birlikte çözelim ve bu vesile ile ben de elimi çabuk tutarım. Sizler de yine bu vesile ile benden kurtulduğunuz için kına filan yakarsınız)
Şaka bir yana; hani derler ya “Yüzdük, yüzdük kuyruğuna geldik işin”
Allah hayırlara vesile kılsın inşallah…