Şenol Goncagül
Seneler 1995 filandı. Çetin Birmek Kırklaraeli valisiydi. Özel kalemi aradı: “Sayın valimiz, makama davet ediyor” dedi. Gittim…
“Az önce, sayın Demirel ile görüştük. Arayıp, bir müjde verdi. Seninle paylaşmak istedim” dedi.
Merak ettim...
+
1994 yılında babamın Tuna Soykan’dan satın aldığı ve benim de yazı işlerini yürüttüğüm dönemdi. Gazeteciliğin harman olduğu seneler.
İnternet yok. Sosyal medya yok. Yerel olarak 2 gazete çıkıyor.
“Mesele nedir?!” dedim. Vali bey anlattı;
“Dereköy sınır kapısına düzenleme geliyor. TIR trafiğine açılacak. Bunun için de, Ankara’dan gerekli izinler çıkmış. Sayın Demirel bizzat arayıp, müjde verdi..” dedi.
Sevindim. Ama pek inanamadım..!
Her sene böyle bir haber gelir. Zaman geçer, hiçbir sonuç alınmazdı çünkü!
Balon çıkar, o balon bir süre sonra patlar, aradan biraz geçer ve yine gündeme getirilirdi.
“Lüleburgaz’ın vilayet olması” gibi…
+
Dereköy sınır kapısı, yine bir işlem görmedi! TIR ‘ a açılmadığı gibi, gelen şikayetlerde sürekli artışlar olmuştu…
Sonra bir heyecan daha yaşandı; Dönemin Kırklareli valisi Kemal Önal, bizzat gazeteye kahve içmeye geldi. Heyecanlıydı;
“Ankara’dan aradılar. Edirne’de olduğu gibi, Bulgaristan ile aramızda günü birlik sınır ticareti yapılabilmesi için yaptığımız müracaat için ön onay çıkarılmış. Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı inceleyip, onayladığında faaliyete geçecek” dedi.
Bulgaristan ve Türk vatandaşları, aynı gün içerisinde vizesiz olarak karşılıklı olarak geçecekler, ürün satışı yapacaklardı.
Büyük bir heyecan ile Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı kararını beklemeye başladı herkes.
Esnafta ön hazırlıklara bile başlanıldı.
Aradan birkaç ay geçti. Vali bey aradı ve davet etti. Gittim;
“Müsteşarlıktan haber geldi. “Normal ticarete zarar vereceği değerlendirilerek, sınır ticaretine onay çıkmamış.” Dedi.
TIR ‘ a çıkmayan izin ve yapılamayan düzenlemeler, bu defa da tırlatmış ve il için büyük bir kazanım olacağı düşünülen sınır ticareti de direkten dönmüştü…
Geçenlerde yine kulağıma geldi: “Dereköy sınır kapısına düzenleme ve iyileştirme yapılacakmış” diye.
Gülümseyip, devam ettim…
23 Nisan bayramında çocukların elinde gördüğüm balonlar aklıma gelmişti!
Elindeki iğne ile birden bire ortaya çıkan yaramaz bir çocuk, o balonları ansızın patlatıvermişti..!
Nedense artık; “Dereköy “ diyenlerin adı da, “yalancı çobana” çıktı..!
İnşaallah artık o balonlar patlamaz..!
