Nizamettin Okutan
Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Almanya ziyaretini ve bu ziyarette Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile birlikte yaptığı basın toplantısını izlediniz mi? Basın toplantısı sonrasında Alman ve dünya basının tepkisine baktınız mı?
Eğer bu soruya cevabınız “Hayır” ise, ne olur bir yerlerden bulun ve o basın toplantısını Allah aşkına izleyin.
Sayın Erdoğan’a öyle sorular sordular ki, Erdoğan sanki uzaydan, başka dünyalardan gelmiş ve anlattığı şeyler de dünyada hiç bilinmeyen bir yerde oluyormuş havası verdiler. Bir de çıkıp Erdoğan’ı Gazze’de olup bitenlerden sorumlu tutmasınlar mı?
Ama, evet ama, bunlar sayın Erdoğan’ı hâlâ tanımamışlar. Erdoğan’ı korkutacaklarını sanıyorlar. Zira Batı dünyasında neredeyse istisnasız tüm hükümetler ve basın İsrail’in Gazze vahşetine, Gazze soy kırımına, Gazze cinayetlerine gözlerini kapamışken, illa da tutup Hamas, Hamas diye hava atmaları yok mu? İşte Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan o dünyayı kendileri yaratmış mağdurundaki Alman basınına tokat gibi cevaplar verdi.
“Sizde insanlık yok mu”, demedi ama, dediklerinden sadece bu anlaşılıyordu ve karşısındakiler de tavırları ile “bize insanlık gerekmez ki” dercesine aval aval bakıyorlardı.
Ayrıca Erdoğan’ın "Ben rahat konuşuyorum. Çünkü bizim İsrail'e borcumuz yok. Borçlu olsak bu kadar rahat konuşamayız. Ama borçlu olanlar, rahat konuşamıyorlar. Biz Holokost cenderesinden geçmedik." cevabı yok mu, adamları afallattı. Çünkü Almanlar Holokost’ta 6 milyona yakın Yahudiyi öldürürken, şimdi sanki bunun karşılığını alırcasına Filistinililerin öldürülmesine sessiz kalıyordu. Yani Erdoğan, “Sizin katilliğiniz, caniliğiniz, soykırımcılığınız zaten tarihsel olarak da onaylı” demeye getirdi.
Hele birisinin “İsrail’in varlığını tanıyor musunuz” şeklindeki belki de dünyanın en geri zekalı sorusu dikkatlerden kaçmadı. Haa, Türkiye’dekiler bilmez böyle bir soru nasıl sorulabilir diye. Almanya’nın yatıp kalkıp ülkedeki Müslümanları suçladığı soru bu: “İsrail’in var olma hakkını kabul ediyor musunuz?”
Adamlar Müslümanları da kendileri gibi zannediyorlar ya, o hastalık, kendilerine öylesine bir gurur vermiş ki Erdoğan’a sordukları “İsrailli rehineler için bir şey yapacak mısınız” sorusunu yöneltirken araya “Hamas İsraillileri öldürdü, ne diyorsunuz?” lafını da sıkıştırınca Erdoğan bir kez daha tokadı sallamak zorunda kaldı:
“Şu anda da yine diyorsunuz ki 'yüzlerce', bak ben sana yüzlerce demiyorum, binlerce Filistinliyi şu anda İsrail öldürdü mü, öldürdü. Hastaneleri yok etti mi, etti. İbadethaneleri, kiliseleri vuruyor mu, vuruyor. Ben bir Müslüman olarak bundan rahatsızım. Peki sen bir Hristiyan olarak bu kiliselerin vurulmasından rahatsız olmuyor musun? Bunlara karşı niye bir tavır koymuyorsunuz? Bunlara karşı da bir tavır koyun. Bizim için bu noktada bölgede Musevi, Hristiyan, Müslüman bu ayrımın olmaması gerekir. Antisemitizme karşı da bir mücadele verildiyse, bu mücadeleyi dünyada ilk veren lider ben oldum. Ve şu anda da bakın Almanya 'İsrail'e şu kadar maddi destek verdiğinden' bahsediyor."
Hani dedik ya adam “İsrail’in var olma hakkını tanıyor musunuz” diye salak salak sorarken Erdoğan’ın şu tokadı adamı daha da afallatmaz mı?
“İsrai ile Filistin’in barış içinde bir arada yaşayacağı iki devletli bir çözümü bulalım ve bölgeye adil ve kalıcı bir barışı getirelim. Bunun için çalışalım!” diyen Erdoğan ortalığı işte tam da bu zaman yıkıverdi, ezip geçti.
Ne var bunda demeyin. Çünkü, Almanya’da Filistin devleti diye bir kelimeyi bırakın Filistinli lafı bile suç hâle getirildi. İsrail adam öldürüyor demek, yakında Alman vatandaşlığından atılma sebebi olacak. Dolayısıyla Erdoğan’ın Filistin devleti, iki devlet arasında barış gibi cümleleri Almanların kafasına sokması, adamları afallatmaya yetti bile.
Onun için teşekkürler sayın Cumhurbaşkanı, teşekkürler sayın Erdoğan.