"Türkiye Aşırı Derecede Değerli ve Önemli"

Bu ifade, Federal Almanya’nın yeni başbakanı Friedrich Merz’e ait. Ne var bu ifadede diyebilir, sıradan bir övgü diyebilirsiniz. Ama aslında öyle sıradan bir ifade olarak değerlendirilmesi mümkün olmayan bu ifadeyi, Fridrich Merz’in hem bizzat kendisinin hem de partisinin Türkiye ve Recep Tayyip Erdoğan’a bakış açısı ile değerlendirdiğimizde, Merz’in böylesi bir çıkışının Türkiye’nin değerine ve önemini kabullendiğini yorabiliriz.

Şimdi Türkiye nerede dünya nereye gidiyor diye sorabilir ve bunun cevabını alabiliriz. Ancak, burada şunu hatırlatmak da istiyorum. Biz bugün Türkiye’deki iç siyaset çekişmelerinden dolayı dış siyasetimizi ve dışarıdaki önem ve gücümüzü görmekte zorlandığımız için bazı gerçekleri kabullenmekte zorlanıyoruz. Dolayısıyla bu yazımın iç siyaset çekişmesinden kurtulunarak yazıldığını bilmenizi isterimm.

Lakin önce yine iç siyasetten de başlamaktan kendimi alamayacağım. Bundan birkaç ay önce MHP Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli’nin “İmralı PKK’yı feshetsin, gelsin Meclis kürsüsünde konuşsun” dediğinde Bahçeli’ye nasıl öfkelendiğimizi, binlerce şehidimizi, binlerce gazimizi ve şehitlerle gazilerimizin ailelerini aklımıza getirdiğimizi bir hatırlayın. Şimdi ne ne oldu? Terör örgütü kendisini feshetmek zorunda kaldı. Nasıl ki bugünkü gelinen sonuç, önce vatan diyerek kendi hayatından vaz geçerek canfedakarane vatanı savunmalarının sonucu ise, Merz’in Türkiye vurgusu da Türkiye’nin dış siyasetinin bir sonucudur. Dikkat edin, Türk devleti terör örgütüne hiç bir taviz vermemiştir. Örgüt toplantı yaparken bile TSK’nın gelmesi korkusuyla orada burada buluşmuştur. Türk devleti şart da kabul etmemiştir. Ve burada en önemli olanı da araya her hangi bir yabancı aracı da koymamıştır. Bölgedeki pek çok devletin aşırı baskısına rağmen örgüt kendini dağıtmak zorunda kalmıştır. Hiçbir yabancı aracının olmayışı Türkiye’nin kendi gücüdür, şehitlerimizin ve kahramanlarımızın fedakarlıklarının sonucudur.

Az önce Almanya Başbakanı Friedrich Merz’den bahsettik ya, biliyorsunuz, Merz yanına aldığı Fransa Cumhurbaşkanı ve İngiltere ile Polonya başbakanlarıyla taa Kiyev’e kadar giderek Ukrayna’ya destek mesajı verdi. Ki bu ülkeler ABD, Çin ve Japonya’dan sonra dünyanın önde gelen ekonomilerinin başında geliyor. Onlar Kiyev’de ne yaparız ne ederiz çabasında iken, bir gece yarısı yatağından kalkan ve Ukrayna’ya savaş açan Putin ne Merz’i görmüş ne de Macron’u. “Barış olacaksa İstanbul’da olacak” demekten kendini alamamıştır.

Peki Putin neye güveniyor? Putin, başta Kırım olmak üzere Ukrayna’nın işgaline karşı çıkan Türkiye’ye “güvenilir” olduğu için güveniyor. Türkiye her şeyi açık konuşuyor, adil ve onurlu bir barıştan söz ediyor. Yani, ne Ukrayna ne de Rusya’nın onuru kırılmasın istiyor. Bu da Türkiye’nin aşırı derecede değerli ve önemli olduğunu ortaya koyuyor.

Suriye’de yürüttüğü politika ile tüm dünyayı kendine hayran bırakan Türkiye Hindistan ve Pakistan savasında da sessiz ama derinden yürüttüğü politikası ile savaşın engellenmesinde aşırı derce değerli ve önemli olduğunu nasıl ki ortaya koydu ise, PKK’nın kendisini feshetmeye zorlamasında da aşırı derecede değerli ve önemli olduğunu ortaya koymuştur.

Karabağ’ın Ermenistan’ın işgalinden kurtarılmasında gösterdiği askeri ve diplomatik başarısının yanı sıra, İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin helikopterinin bulunmasındaki başarısı nasıl ki tesadüf değilse, Türkiye’nin Avrupa için son derecede değerli ve önemli hâle gelmesi de tesadüfi değildir.

Nitekim bilenler bilir, AB ile ilişkilerin bozulmasında bizzat Friedrich Merz’in tavırlarının etkin olduğu ortada iken, şimdi birden bire Türkiye’nin NATO’da da olsa değerli ve önemli bulunması dünya barışı için de bir fırsat olacaktır.

Daha başta da dediğim gibi, Türkiye’nin dış politikasını ve son “Terörsüz Türkiye” idealini iç siyaset çekişmelerinden ayrı değerlendirmemiz gerekiyor. Siyasal olarak bu hükümete, bu hükümetin başındaki Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan’a karşı çıkabilirsiniz. Lakin bugün Türkiye’yi dünyada getirdiği yere itiraz eder ederseniz, dünyayı okumakta zorlanıyorsunuz demektir.