|
“Uzaylılara inanır mısınız?” bilemem; ama, aramızda uzaydan gelmeyenlerin de olduğunu her fırsatta hatırlatmanın faydalı olduğuna inanıyorum. Kim mi onlar? Bedensel Engelliler...Geçtiğimiz günlerde, Memur-Sen/Eğitim-Bir-Sen Kırklareli Engelliler Komisyon Başkanı Erkan Kanaatlı ile sohbet etme fırsatı bulunca sizlerle paylaşmak istedim. Zira, ilginç noktalara temas ettik.Erkan Bey’in ilk hatırlatmak istediği konu “Alışılmışlıklar ve Empati” oldu. “Ne demek istediniz?” dedim. Fırsat eşitliğinin olmadığı gündeme geldi. Onun ağzından aktarmak gerekirse:
“Mesela, bedensel engelliler için okumak çok zor. Okulda sınıfa çıkmak çok zor. Sınıfa çıkabildin, WC’yi kullanabilmek çok zor. Bir gün Siz, ya da, bir yakınınız kaza geçirebilir, ameliyat olabilir, herhangi bir uzvu kesilebilir veya sakat kalabilir; felç, şeker, tansiyon, kanser gibi sizi normal aktivitelerden uzaklaştırabilecek bir engele sahip olabilirsiniz. Yaş ilerledikçe gençken yapabildiklerinizi yapamaz hale gelebilir ve bedensel engelli olabilirsiniz. Herkes bir engelli adayı olduğunu hatırlayarak kendisini bizim yerimize koyarak empati yapmalı.
Allah’a şükür ki, Ülkemizde 2000’li yıllardan itibaren kısmen de olsa bizleri anlayan insanların sayısı arttı; biraz değişim ve iyileşme süreci var. Örneğin Kırklareli’nde Valiliğe başvuran 5 tane kamu kurumu “Erişilebilirlik Sertifikası” aldı. Yeni Kırklareli Adliyesi, yeni Lüleburgaz Adliyesi, KLÜ Hukuk Fakültesi, Şehit Mutlucan Kılıç Özel Eğitim Okulu ve 1 tane de ana okul. Aslında engellilere uygun yapılıp da bu sertifikaya başvurmayan başkaları da var. Burada önemli olan bedensel engellilere değer verildiğini ve empati yapıldığını her geçen gün daha fazla hissetmemiz. Bu husus, bize daha fazla moral ve yaşama sevinci vermekte. Bunun böyle bilinmesi faydalı olacaktır.
Müteahhit ve mimar adayları için üniversitelerin “Mimarlık” fakültelerine mutlaka bu konu ders olarak konulmalı ve yapılacak her türlü yapılar bedensel engellilere göre yapılmalı. Böylece, sistemsel ve kalıcı bir çözüm getirilmiş olunur. “
Hala toplumda yadırganabiliyoruz. Bizler için okumak zaten çok zor. Okusak da bir yerlere gelmek zor. Bir keresinde İstanbul’da taksiye bindim ve bir okula gitmek istedim. Taksici biraz şaşkınlıkla “Okulda mı çalışıyorsunuz?” diye sordu. Ben de “Evet” dedim. Önce “Hademe misin?” dedi. “ Hayır, değilim.” dedim. Bu sefer sırasıyla “Kaloriferci misin? Kantinci misin?” diye sordu. Ben hepsine olumsuz cevap verdim ve daha fazla uzatmadan “Öğretmenim” dediğimde taksicinin şaşkınlıktan surat ifadesini görmeliydiniz. Muhtemelen de bana inanmamıştı. Çünkü, Onun gözünde bedensel engelli birisi eğitimci olamazdı. Tabi ki kızmadım. Taksicinin yaklaşımı, aslında alışılmışlıktan kaynaklıydı. Onun soruları masumane olsa da, aslında toplumda bedensel engellilere karşı ön yargıların halen devam edebildiğini gösteriyordu.
Bedensel engelli bir insan işini gayet güzel yapsa da önyargı bazen kırılamıyor. Kimi zaman bir veli çocuğuna eğitici olabileceğimizi yadırgarken, kimi zaman da bir üst yönetici engelli birsinin yönetici olamayacağını, olsa bile işini eksik yapacağı algısını kafasından çıkartmadığını bedensel engellilere çok net hissettirebiliyor. Bu tarz kırıcı ve bedensel engellilerin önünü kesebilecek algılardan tamamen kurtulmak hepimiz için çok daha faydalı olacaktır. Allah’tan Kırklareli’nde bedensel engellilere yaklaşım çoğunlukla çok iyi ve gerek yöneticiler gerekse vatandaşlar son derece bilinçli.”
Araya giriyorum ve biraz da sivil toplum kuruluşlarının yaklaşımlarını nasıl bulduklarını ve özel- tüzel herkesten beklentilerini soruyorum. Türkiye genelinde sendikalardan sadece Memur-Sen’in tüm birimlerinde “Engelliler Komisyonu” kurulduğunu ve aktif faaliyette bulunduğunu öğreniyorum. Mesela; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun yürütülmesinde ortaya çıkan aksaklıkların giderilmesinde Memur-Sen’in çok gayretli çalıştığı ve faydalı olabildiğini anlıyorum.
PEKİ, DİĞER TESPİTLER, SIKINTI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ NELER OLABİLİR?
1)Çok ilginç!..Felç aşısının yapılmaya başlandığı 1970’lerden sonra bedensel engellilerin sayısının arttığı düşünülüyormuş.
2) Ülkemizdeki engelliler dernekleri birleşmeli. Hali hazırda çok bölünmüşlük var ve bu durum etkilerini azaltıyor.
3) 50 üzeri personeli olan işyerlerinde %3 engelli çalıştırılması kuralına uymamakta ısrar eden özel sektör temsilcilerinin kırıcı olarak görüldüğünü anlıyorum.
4) Milletçe yardımı sevdiğimizi, engellilere çoğunlukla yardım edip tabiri caizse “Balık” vermeyi sevdiğimizi; ancak, balık tutmayı pek öğretmediğimizi duyuyorum. Bununla birlikte; kamuda, Sosyal Devlet son derece kucaklayıcı, öğretici. Mesela, eskiden bedensel engelliler “Müdür” olarak pek çalışamazken, artık her türlü yöneticilik görevleri bedensel engellilere verilmekte ve hakkıyla bu görevler yapılmaktaymış.
5) Çok sayıda Bedensel Engelli vatandaşımızın sorunlarına daha etkili yaklaşım için Engelliler Bakanlığı’nın Kurulması, ya da, .Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı’nda Bedensel Engelliler Genel Müdürlüğü oluşturulması beklentisi var.
6)Engelli raporlarının saptanmasında kullanılan “Balthazard Formülü”nün tartışmalara sebebiyet verdiğini, bunun değişmesi gerektiğini algıladım. Tüm siyasi partilere buradan duyurulur.
7) Bedensel engelliler iş hayatında çalışırken, onlara engel artırıcı iş yükü verilmemeli.
Sohbetimizin sonunda “Hayatta hedefleriniz var mıydı? Varsa, ne kadarına ulaşabildiniz?” diye sordum. Erkan beyin verdiği cevap da son derece manidardı:
“Elbette, hedeflerim vardı; halen de var. Çünkü, biz de insanız. 2 çocuğum var. Öncelikle İyi bir baba olmak, iyi bir vatandaş olmak. Bu hedeflerime ulaştım, çok şükür. İleride Engelliler Bakanlığı kurulursa, o bakanlık için de çalışmak isterim; hem engellilere hem de toplum yararına hizmeti sürdürmek daimi hedeflerim arasında. Bu vesileyle, duygu ve düşüncelerimizi halkımıza iletmeye aracılık ettiğiniz için gazetenize teşekkür ederim.”
Ne mutlu bize, Uzaydan gelmeyenleri yine akıllara getirebildiysek!..