MİSAFİR KALE
İlhan Bilgü
“16 Nisan Referandum Sonuçları’na itiraz eden muhalefetin itirazları ne kadar haklıdır?” sorusunu bu referanduma yapılan dış müdahele ile birlikte değerlendirmek daha doğru olacaktır. İşin ilginç tarafı, referandum sonuçlarının tanınmaması için Almanya merkezli olarak Avrupa’da başlatılan girişimin muhalefet partilerince devralınması Türkiye’ye karşı nasıl bir uluslararası komplonun yürürlüğe konulduğunu göstermektedir. Nitekim meselenin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar götürülmesinin düşünülmesi, bu kararın çoktan verildiğianlamına da gelmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, özellikle Müslümanalr lehine tek bir karar almamış, Müslümanların haklarının gasbedilmesi girişimlerinin tümünü meşru kabul etmiş, Müslümanların özgürlüklerinin genel özgürlük kavramı içinde düşünülemeyeceğine karar vermiştir.
Peki referandumun Müslümanların hakları ile ne alakası var diye itiraz edilebilir. Ama, Avrupa’nın artık Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Müslümanların lideri, her hareketini de Müslümanları düşünerek yaptığına inandığını unutmamak gerekir. Çünkü, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bu manada bağımsız ve tarafsız karar vermeyeceği de ortadadır. Bu mahkeme Türkiye’ye karşı da bağımsız ve tarafsız olmadığını çok kez isbat etmiş durumdadır. Böyle bir mahkeme, önüne gelecek bu referandum kararını mal bulmuş mağribi aç gözlülüğüyle kabul edebilir.
Burada, bir nevi Türkiye’nin ana muhalefetinin zavallılığını daha doğrusu onulmaz çaresizliğini görmekteyiz. Zira, Türkiye ana muhalefeti ne Avrupa’daki Türkiye düşmanlığını ne de üretemedikleri karşı muhalefeti doğru bir şekilde tahlil edebilmiştir.
Kısa bir tahlil yapalım. Hoşunuza gitsin gitmesin referandumda evet çıktı. Yuvarlak bir rakamla 55 milyon oyun tam yarısından bir oy da fazla çıksa bile bu böyledir. Öyleyse bu sonuç kabul edilmek zorundadır. Muhalefettten beklenen referandum sonrasındaki gelişmelere hazırlanmaktır. Açıkcası 2019 yılındaki Cumhurbaşkanlığı Seçimleri’ne hazırlanmaktır. Çünkü bu referandumda şahıs olarak Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı oylanmamıştır. Yok siz Erdoğan’ın Başkanlığı’nın oylandığını iddia ediyorsanız ve 2019 Seçimleri’nin sonuçlarının şimdiden görüldüğünü düşünüyorsanız zaten yenildiniz demektir.
Elbette ki, seçimlerde usulsüzlük varsa bu usulsüzlüklere itiraz edilecektir. İtirazın yeri de bellidir. Delillerinizle, sırasıyla İlçe, İl ve nihayet Yüksek Seçim Kurulu’na müracaat edeceksiniz. Bu sizin en doğal hakkınız. Nihayet öyle de yaptınız. Ama delil sunamadınız. O zaman susacak, 2019 Seçimleri’ne hazırlanacaksınız. Avrupa merkezli Türkiye düşmanlığına yakıt taşıma niyetiniz varsa orası başka. O zaman elbette ki, 2019 Seçimleri’ni daha seçimlere niyet etmeden kaybettiniz demektir.
İşte muhalefetimizin çıkmazı buradadır. Seçimlerden korkan, iktidara alternatif üretemeyen muhalefetin Avrupa’dan destek görüyor olması, bu muhalefetin haklı olduğunu, Recep Tayyip Erdoğan’ın da bu muhalefeti baskı yoluyla, yani diktatörlükle yürüttüğünü göstermez. Muhalefet haklılığını sandıkta isbat etmelidir. Sandık, ister muhalefet olsun ister de iktidar olsun partilerin ya da kişilerin, programında ne vardır, ekonomik, sosyal ve kültürel alanda önümüze ne koyuyor veya ne koymuyorun ortaya çıktığı yerdir. Seversiniz sevmezsiniz, onaylarsınız onaylamazsınız Recep Tayyip Erdoğan yapacaklarını bir bir ortaya koyan politikası ile hepinizi titretmektedir.
Bakın şu referandum sonuçlarıı en iyi okuyan yine Recep Tayyip Erdoğan olmuştur. Beklediği oyları özellikle İstanbul’da niye alamadı onu okuyor şimdi. Pes etti mi dersiniz? Hiç te sanmam. O Şimdiden 2019 Seçimleri’ne hazır. Şu Trakya’da referandumda Hayır çok çıksa bile suçu seçmende aramadı. Seçmeni neden ikna edemedik diye kafa yoruyor.
Kısaca diyeceğimiz şudur; Muhalefet Avrupa kapılarında çare aramaktan vaz geçip, çareyi Ankara’da, İstanbul’da, Trakya’da parti merkkezlerinde üretmeli. Bakın bu halk size; “Bize gelin” diyor. Siz bu halktan kaçıp Avrupa’ya yöneliyorsunuz. Bakın biz buradayız, Edirne’de, Kırklareli’de, Tekirdağ’da ve İstanbul’da. Ama programla gelin sandıkta sizi çıkaralım!