OKU/YORUM
Son yıllarda öyle bir ortam yaratıldı ki, nerede ise insan sevgisinin yerini hayvan sevgisi alacak!
İnsanlar yaralanıyor, katlediliyor, ana ve babadan başka feryat eden yok. Fakat bir hayvan yaralanınca isyana varan bağırmalar...
Şimdi birileri, yahu: “Sen havan sevgisine ve hayvan sevenlere karşı mısın?” diyecektir.
Koh! Desinler! Benim hayvan sevgim onların sevgisinden farklı. Benim küçüklüğümde başlayan hayvan sevgisi halen devam ediyor.
Bağda köpek ve kedilerim var. Ben hayvanları Şovmenlik için değil, canlı oldukları için dertlerini anlatamadıkları ve yaratandan dolayı severim.
Ama hiçbir zaman insan sevgisinden üstün tutmam. Tabi ki her canlıyı seveceğiz. Fakat sevelim derken onların hürriyetlerini ve yaşam tarzlarını da kısıtlamayalım. Çünkü onlar her ortamda yaşaya bilecek şekilde yaratılmışlardır
Onları soğuktan, yağmurdan, sıcaktan koruyacak tüyleri var. Onları kazaklarla sarıp sarmalamaya da gerek yok. İplerle, kayışlarla sokaklarda çekerek, sürükleyerek gezdirmeye, apartmanların içindeki oda ve mutfaklara girmelerine fırsat verilmemeliyiz.
Meraklı olanlar, köpeğini, kedisini bahçesinde, kuşunu ve balığını ise evin normal köşesinde bakıp sevmelidir. Fakat bu sevgi hiçbir zaman insan sevgisinin üstüne çıkmamalıdır.
Neyse her şeye rağmen hayvanları sevelim, koruyalım ama aşırısına kaçmayalım.
Hayvanlara gösterilen aşırı ilgi ve sevgiyi anaya-babaya ve çocuklarımıza gösterebiliyor muyuz? Yoksa onları horlayıp rencide mi ediyoruz? Onu düşünelim.
Aksi halde, bazıları gibi ana ve babalarından kurtulmak için onları huzur evlerine, çocuklarını yuvalara veya sokaklara bırakanların çoğaldığını görürsek şaşmayalım.
Kimse bana kızmasın. Biz kimseye yön ve akıl vermeye çalışmıyoruz görüşümüzü ve düşüncemizi aktarıyoruz. Yoksa hayvan sevgisine kesinlikle karşı değiliz. Herkes kafasına göre takılmakta serbesttir.
Fakat atasözünü unutmayalım, “Ne ekersen onu biçersin!”