Nizamettin Okutan Koronavirüs salgınının iyice azalmaya yüz tuttuğu Ağustos ayında yazdığımız bir yazıda, “Virüs, sana, bana bulaşmaz!” dersen, hemen yanı başında dikiliverir, diye uyarıda bulunmuştuk. Ve o zamanki korktuğumuz şey şimdi başımıza geldi.Bu uyarıyı yaparken, ne kehanette bulunduk, ne fal baktırdık. Keşke bizim bu öngörümüz doğru çıkmasaydı.Dikkat ederseniz o yazımızda yine Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca’nın uyarılarını aktarmıştık sadece. Yani, görünen köy, kılavuz istemez misali, köy görünüyordu ve o köy de virüs köyü idi.Şimdi, belki siz İstanbul’da değilsiniz ve belki bulunduğunuz yerde korona vaka sayısı oldukça az, veya da, belki de hiç yok. Buna güvenerek, sağlıkçılarımızın yaptığı uyarıları göz ardı ederseniz, karşılaşacağınız köy yine de virüs köyü olacaktır.Yaz aylarında da öyle oldu. Eylül ayı ortalarından itibaren iyice arttı. Hatırlar mısınız bilemiyorum ama, yaz ayalarında düğünlere, eğlencelere kısıtlamalar getirilirken pek çok insan dudak bükmüş, alınan tedbirlerle dalga geçmişti.Ama gördük ki, o tedbirlere uyulsa idi, virüs bu kadar yayılmayacak, rahat bir nefes alıp normal hayatımıza dönecek idik.Virüsü, işte bu yüzden suçlamaya gerek yok. Ortada suçlanacak bir suçlu varsa, o da, bu tedbirlere uymayan, tedbirleri küçümseyen bizleriz.Bir de görüyoruz, okuyoruz, duyuyoruz. Adam veya hanımefendi, hasta odluğu hâlde, arkadaşını, komşusunu, akrabasını ziyarete gidiyor; düğünleri, kına gecelerini, diskotek eğlencelerini hiç te kaçırmıyor. Yüzlerce ve nihayetinde binlerce kişinin hayatını zehir ediyor. Sonra da kahramanlık yaparcasına, “Bu bakan da hiç bir şey yapmıyor, televizyona çıkıp konuşmaktan başka!” diye de sayın Bakanı aşağılıyor ve suçlu gösteriyor.Yahu kardeşim, ağabeyim, ablam, hanımefendi! İşte o bakan var ya, olanca o nezaketi ile aslında size çok şey diyor da anlamıyorsunuz. Yani adam, sizi evinizdeki odanızın bir köşesine zincirle bağlayacak, sokakta ağzına takmadığın o maskeyi, ağzına sokacak değil ya. Anlasana artık!Artık kafa konforunu bırakacağız. Yok, virüsü bizi kontrol altında tutmak için uydurdular, yok şu, yok bu. Efendi, “Bu hükümet de hiç bir şeyi beceremiyor, sağlık altyapısı çöktü!” gibi lafların hiç biri, hiç kimseyi hastane odasında nefes almak için o sağlık kahramanlarından imdat beklemekten kurtaramayacağı gibi, sevdiklerinizi, dostlarınızı ve yakınlarınızı da kurtaramayacak.Bakın bu virüsten tek kurtuluş yolu şu: Standartlara uygun maskeni, ağzına ve burnuna her ikisini de aynı anda kapatacak şekilde takacaksın. Sosyal mesafeyi koruyacak, eğlenceyi, buluşmayı, sen ve en fazla ve sadece kendi ailenle birlikte yapacaksın. Dost, ahbap, komşu çayı, kahvesi şimdilik ertelenecek. Sonra da her zaman ellerini güzelce yıkayacaksın.Sadece sen mi?Hayır. Sen, ben, o, biz, siz onlar! Yani hepimiz. Başka da bir çare yok. Bunu yapalım, Amerika’dan, Çin’den, Almanya’dan gelecek olan aşıdan daha etkin bir korunma olacaktır. Al, bu da benden yeni bir kehanet olsun.
Köşe Yazıları
Yayınlanma: 06 Kasım 2020 - 11:20
Virüs Bizi Esir Almadan
Nizamettin Okutan Koronavirüs salgınının iyice azalmaya yüz tuttuğu Ağustos ayında yazdığımız bir yazıda, “Virüs, sana, bana bulaşmaz!” dersen, hemen yanı başında dikiliverir, diy
Köşe Yazıları
06 Kasım 2020 - 11:20
İlginizi Çekebilir