Nizamettin OkutanŞu eskiden yaşayan büyükler hakikaten nasıl da büyük ve yine de büyük insanlar. Bu konuda bir örnek vermem gerekirse, günümüzden tam ve tamı tamına 800 sene önce Anadolu erenlerinin büyüklerinden Hacı Bektaş Veli'yi gösterebilirim. Hani demiş ya "Eline, beline, diline sahip çık." diye.Şu günlerin tartışmalarını izlediğiniz de, Hacı Bektaş Veli'nin ne kadar da haklı olduğunu şimdi yeniden anlıyoruz değil mi? El, dil ve bel. O zamanlar da insanların kendi baş belası şimdi de. Hacı Bektaş Veli boşuna elbette bir söz söylememiştir. Söylemediği gibi söyledikleri söze de ters hareket etmemiştir.Günümüze geldiğimizde artık elden ve belden geçtik, hiç değilse dillerine sahip çıkabilseler keşke. Bakıyoruz ki, insanlar ağızlarını açmayıp, dillerini de dışarı çıkmayacak kadar kolay olan bir şeyi yapamaz hâle gelmişler.Ağızlarını açtıkça, dilleri çıkıyor, dilleri çıktıkça da uzuyor da uzuyor. Ve eleştiri işini hakaret işi zannediyor. "Ben özgürüm, istediğimi söylerim, demokrasi böyle." diyor.Sanki demokrasi insanları diliyle dövmekmiş, herkese hakaret fırlatmakmış gibi anlıyorlar. Fakat kendilerine bir söz söylendiklerinde de yeri göğü ayağa kaldırıyorlar. Mesela, Diyanet İşleri Başkanlığı herhangi bir konuda bir şey söylese, dese ki, "içki haramdır.", bu dilleri uzun olanlar ve özgürlük havarileri istedikleri gibi Diyanet İşleri Başkanını dilleri ile döverler. Bunu kendi hayat tarzlarına müdahale kabul ederler. Sıra kendilerine gelince, herkese hakaret etmeyi maharet sayarlar. Başkalarının hayatlarına müdahale etmeyi erdem diye yuttururlar.Birisi çıkmış, alanen Cumhurbaşkanını kastederek, affedersiniz, "Erdoğan hayvandır, yeni yapılan Cumhurbaşkanlığı da ahirdir. Erdoğan hayvanlıktan, Cumhurbaşkanlığı da ahırdan kurtulamaz." demeye getirirken o dilini tutamamış. Şimdi mazeret olarak da "eleştiri özgürlüğünden, basın özgürlüğünden" dem vurmadığı kalmamış bir de "Çerkez atasözü söyledim. Cumhurbaşkanına hayvan demek, kaldığı yere de ahır demek istemedim." demekten de geri durmamış.Bakın! O Çerkez atasözünü istediğin gibi nakledersin. Ama önce Cumhurbaşkanını adını verip, noktasını, virgülünü koymadan bu atasözünü söylersen, hakaret olur, hakaret olur. Orada o Çerkez atasözünün yeri kalmaz.Erenlerin piri Hacı Bektaş'tan bahsettik ya. Siz bu sözü dinlerken, Hacı Bektaş'a rahmet okuyorsunuz. Çünkü siz, o sözün bir nasihat olduğunu düşünüyorsunuz. Eğer o Çerkez atasözü aynen sizin Hacı Bektaş'ın bu sözünü okuduğunuz gibi söylenseydi çok yerinde olacaktı.Fakaaat! Ben bu yazıyı yazarken şöyle yazsaydım hepiniz eminim ki, benim üzerime gelecektiniz: "Ey falanca ... , elinle oynaştasın, dilinle dalaşta, belin de yerinde durmuyor. Eline, beline, diline sahip çık."Ben böyle desem, burada falanca yerine bizzat sizin adınızı versem, okuyucu olarak ne dersiniz? Söylediğim söz, 800 yıldır yolumuzu aydınlatmış, bize ahlak öğretmiş bir sözken, böyle birisini hedef gösterirsem o kişinin eliyle de diliyle de ve dahi beliyle de ahlaksızlık ettiğini söylemiş olurum.Kimsenin kimseye hakaret etme hakkı olmadığı gibi, atasözlerini de istismara hakkı yoktur.Onun için Hacı Bektaş Veli'yi tekrar rahmetle anarken, "Eline, beline, diline sahip çık." demekten de geri duramıyorum.
Köşe Yazıları
Yayınlanma: 26 Ocak 2022 - 10:42
Uzayan Diller ve Dili Tutmak
Nizamettin Okutan Şu eskiden yaşayan büyükler hakikaten nasıl da büyük ve yine de büyük insanlar
Köşe Yazıları
26 Ocak 2022 - 10:42
İlginizi Çekebilir