Nizamettin Okutan Peygamber Efendimiz (s.a.v.), İslam'ın beş temel esasından birisinin Ramazan ayında oruç tutmak olduğunu bildirmiştir. Yani Allah'ın izniyle gelecek hafta başlayacak olan oruç ile Allah huzurunda kulluğumuzu bir kez daha izhar edeceğiz. Ne kadar şükretsek azdır. Çünkü bizler sağlıklıyız ve oruç tutma imkanımız var. Sağlıklı olmayıp Allah'ın bizlere sunduğu bu oruç nimetinden faydalanamayanlar da var. Bilerek, isteyerek kendi iradesi ile oruç tutmak istemeyenleri burada zikretmeye gerek duymuyorum. Zira herkes Allah'a hesabını kendisi verecek.Bu sene yine zorlu bir Ramazan geçireceğiz. Zorlu derken malum salgından bahsediyorum. Yoksa, Allah bizlere açlığa da susuzluğa da dayanma gücü vermiştir. Dayanamayız dediğimiz halde nice açlıkları, nice susuzlukları ve hastalıkları atlatmış bulunuyoruz. Geçirdiğimiz o sıcak yaz aylarını bir düşünsenize. O sıcaklarda, tarlada, bağda bağçede ve fabrikada çalışanlarımız hiç te sızlanmadan oruçlarını tuttular.Bir de çok daha uzun süre oruç tutanları düşünün. Bu sene dahi, yani günlerin tam uzamadığı günlerde 20 saat oruç tutacak olan yerler var. Kuzey ülkelerinin hemen hemen hepsinde oruç uzun süre tutuluyor. Oralarda yaşayan Müslümanlar dahi Ramazan ayını, oruç ayını dört gözle bekliyorlar.Fakat bu seneki hüznümüz malum. Müslümanlar olararak koronavirüs salgını sebebiyle iki yıl üst üste çok kısıtlı bir Ramazan ayı geçireceğiz. Bu sene de hüzünlü bir Ramazan ayı olacak. Zira, Ramazan ayına mahsus olarak kılınan teravih namazları eskiden olduğu gibi camilerimizde coşkuyla kılınmayacak. Dünyanın çeşitli yererinde de yeni uygulama olacak. Çok az ülkede cemaatle teravih namazı kılınacak.Ramazan ayının bir başka geleneği de toplu iftar yemeklerinin ikram edilmesi bu sene de mümkün olmayacak. Kalabalık aile, akraba ve dostların iftarda buluşması inşallah gelecek seneki Ramazan ayına kalacak. Yemekte ne var demeyin. Hani Ramazan ayına bereket, rahmet ve mağfiret ayıdır buyurmuş ya Peygamber Efendimiz, sofralarımıza bereket katan o toplu iftarlardaki samimiyetimizdir. Gönülden ve Allah rızası için yaptığımız ikramlarımızdır. Ödeyeceğimiz zekatlarımız, sadakalarımız ve fıtrelerimizdir.O Allah ki, nereden ve nasıl bereket vereceğini bizim fark edemeyeceğimiz ve dolayısıyla anlatamayacağımız bir şekilde bunları bize ikram eder. Onun için Ramazan ayının rahmetinin ve bereketinin nasıl olabileceğini tarif etmekten uzaktayız. Ama, her sene çocuklarımızla, gençlerimizle, güngörmüşlerimizle büyük bir heyecanla bu ayı bekliyorsak, bize de o rahmet ve bereketten bir şey isabet ediyor demektir. İnşaallah daha çok isabet eder.Orucu sadece sağlık açısından düşünemeyz. Dinin bu emrinde elbette ki sağlık açısından olumlu sonuçlar ortaya çıkacaktır. Fakat oruçtan asıl maksat, Allah'ın buyruğuna uyarak, O'nun rızasını ummak, bizim için en hayati maddeler olan yemekten ve su içmekten uzak durma alışkanlığını kazanmaktır. Böylece gönlümüz Rabb’imize yönelerek, bize hoş gibi gelse de aslında hoş olmayan nefsin emirlerini bastırarak terbiye ederiz. Yani, oruç bir mü'minin, bir Müslümanın kulluk bilincini kuvvetlendirir. Biliyorsunuz ki, Allah'a kul olmanın, yanı kul olma bilincinin temelini de "Hâliki tazim, mahluka şefkat" oluşturur.Bunun anlamı şudur: Hâlik, yani yaratıcı, yani Allah, tazim edilecek, yüceltilecek, her şeyi gördüğü, bildiği bilinciyle davranarak ibadetler ihmal edilmeyecektir. Ve üstelik ne zaman olacağı bizim bilgimiz dışında olan bir hesap vereceğiz. İşte bu yaratıcının mahlukları olan her şeye, başta insan, hayvan ve bitkilere ise şefkatle yanaşmak gerekiyor. Dikat ediniz, ama şuna, ama buna diye bir istisna da konulmuyor. Allah'ın yarattığı her şeye şefkatle bakmak, şefkatle muamele etmek.İşte bu mübarek Ramazan ayında oruç ile kendi nefsimizi bu şekildeki bir imtihana hazırlamak durumundayız. Ve yine Allah'a şükürler olsun ki, yaptıklarımızın ve yapacaklarımızın eksiksiz karşılığını verecek olan da rabbimiz Allah olduğu için, hiç bir şekilde kaybolmayacaktır.Şimdi biz, Allah rızası için oruç tutarken, garibanlık, fakirlik, yoksulluk ya da imkansızlık sebebiyle, geçim sıkıntısı yaşayan Allah'ın kullarını düşünmüyorsak, bunun hesabının bilincine işte bu Ramazan sofralarında varmamız gerekiyor.Bereket, rahamet ve mağfiret o kadar kolay değil. Ama kolay olmadığını zannettiğimiz kadar da kolaydır. Çünkü Allah'tan ümidi kesemeyiz. O'nun neyi, ne zaman ve nasıl, neyi veya kimi bereketlendireceği, neyi vesile olarak kabul edeceğini bilemeyiz. Belki de, işte bizim bilemediğimiz, bazen çok basit ve sıradan görüdüğümüz davranışlarımız vesile olabilir. Yeter ki, hulus-i kalp ile, samimi bir şekilde yapalım.Allah oruçlarımızı kabul eylesin, Ramazan ayını da ülkemiz ve tüm insanlık için bereketli kilsin!
Köşe Yazıları
Yayınlanma: 10 Nisan 2021 - 13:02
Ramazan Ayını Unutmayalım!
Nizamettin Okutan Peygamber Efendimiz (s
Köşe Yazıları
10 Nisan 2021 - 13:02
İlginizi Çekebilir