ORTALIK KARIŞIK

 

Ortak Akıl

Özkan BAŞARAN

İmamoğlu’nun bayramda memleketinde miting yapmasının siyasi etkileri CHP’de kafaları karıştırdı.

Her ne kadar “hemşerilerimle bayramlaşmaya gittim” dese de altılı masada ismini gündemde tutma amaçlı olduğu belli.

Kılıçdaroğlu’nun ısrarla aday olmak isteğinin kamuoyunca tartışıldığı günlerde böylesi bir atak yapması kendi ayağına kurşun sıkmaktan başka bir işe yaramayacak.

Mansur Yavaş’ın gündeme getirilmesi çabaları da işin başka bir boyutu.

Birbiriyle gündem kapma yarışına giren iki Belediye Başkanı, sorarsanız, “Adayımız Kılıçdaroğlu” deyip işin içinde çıkıyor.

Ama gerçek öyle mi?

Her iki Belediye Başkanı da kendileri konuşmasa da isimleri anketlerle konuşuluyor.

Halkımızın kafasından bu soru işaretlerinin kalkması için bu Belediye Başkanlarının samimi bir hamle yapmaları gerekiyor.

Nasıl bir hamle?

İkisi birlikte bir basın toplantısı düzenleyerek “Bizim adayımız Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu ’dur” diyerek konuyu kapamaları bu tartışmaları sonlandıracaktır.

“Anketlerde yer almak istemiyoruz, biz işimize bakıyoruz” demeleri de kesin bir tavır ortaya koyacaktır.

Yoksa bu tartışmalar sürer gider.

Genel Başkanlarının adaylık düşündüğü yerde dün Belediye başkanı olmuş bu kişilerin Cumhurbaşkanlığı adaylıklarının konuşulması hoş değil.

Elbette her babayiğit aday olabilir.

Ama CHP gibi yüz yıllık bir partinin de temayülleri ve kuralları vardır.

Çünkü kurumsallaşan partilerde kurallar ve temayüllere göre hareket edilir.

Siyasette merdivenler birer birer çıkılır.

Öyle birdenbire zirveye çıkmazsınız.

Deneyebilirsiniz.

Ama çoğu ararken azı da bulamazsınız.

Genel siyasette durum böyle.

Yerele gelince çok daha farklı.

CHP örgütü seçime hazır.

Kasım’da seçim olacakmış gibi çalışıyor.

Kiminle konuşsam “kimlerin milletvekili aday olabileceğinden” bahsediyor.

Başka bir deyişle ADAY/ TOTO oynanıyor.

Aday belirleme yöntemi de sohbetlerin ilk konularından.

Ön seçim mi, yoksa Atama mı?

Genelde atama olacağı düşüncesi hâkim.

Ön seçim mucize gibi görülüyor.

Anlaşılan o ki; yönteme göre aday olunacak.

Tabii bazı aday adaylarımız sabit.

Seçimler onların üzerine geliyor.

Bu anlamda söylemeden geçemeyeceğim bir konu var.

MYK üyesi Lüleburgaz kökenli Gökçe Gökçen ve Lüleburgaz kökenli Şafak Başa isimleri fısıldanıyor.

Eğer karşıtlık üzerine siyaset devam ederse, bu isimler listenin seçilecek sırasına yerleştirilir.

Ne demek karşıtlık üzerine siyaset?

“Ben olmaz isem o da olmasın” siyaseti demek.

Atama durumunda genel merkez kavgayı karışıklığı sevmez.

Yazıverir listeyi gönderir.

Ne yapabilirsiniz?

Mecburen herkes partisine çalışır.

İsterseniz çalışmayın.

Çalışmayan örgütler sonucu belli olan cezayı göğüslemek zorunda kalırlar.

Peki ne yapılmalı?

Kimse kimsenin kuyusunu kazmadan, kimse kimse ile kavga görüntüsü vermeksizin bu süreci tamamlamalı.

Yoksa kurumsal partilerde sürece zarar veren de izlenir fayda veren de izlenir.

Ve hiçbir emek de karşılıksız kalmaz.