USTA; SAR Bİ DEMOKRASİ…

Şenol Goncagül

Demokrasinin TAVAN YAPTIĞI enteresan ve tarihi günler yaşıyoruz! Milletvekili aday adayı olma sürecinin başlaması ile birlikte; sokaklar aday adayı doldu! Öyle ki; aday adayı olmayanların sayıları azınlıkta kaldı!

Ne güzel! Ne ala…

Bakıyorum da; bunca insandan, tanımadığım bir çokları var! “Daha önceleri neredeydiniz?” şarkısını adım başı duyar gibi oluyorum!

Kime sorsanız; bir yerlerden işaret almışlar! Aday adaylığını görev kabul etmişler! Kapı kapı dolaşmaya başlamışlar..!

Milletvekili aday sıralamaları sonuçlandıktan sonra da, önemli çoğunluğa sahip olan kısmını, yeni bir seçime kadar göremeyeceğiz...!

Yaşasın demokrasi…

Bu seçimlerde aday adayı olmanın şöyle bir avantajı var; kendinize bir şekilde tanıtmak üzere bir platform bulursunuz. Kantara çıkarak, kendi ağırlığınızı test edersiniz. Önümüzdeki yerel seçimler için şimdiden bir BİLET alırsınız. CV nize “milletvekili aday adayı” yazdırırsınız. Kamu görevlisi iseniz; aday adayı olduğunuz parti seçimi kazanır ise bulunduğunuz görev yerinizi korur veya bir üst basamağa terfi edebilirsiniz.

Gözünü sevdiğimin demokrasisini teneffüs edebilmek için ne yapmak gerekir veya ne yapılıyor?!

Kırklareli ilinin TBMM de ki sandalye sayısı 3. Milletvekili çıkarabilecek siyasi parti sayısı da 3. CHP, AK PARTİ ve İYİ PARTİ…

Hiçbir partide ÖN SEÇİM yapılmıyor. Tüm partilerdeki kazanabilecek sıralama tercihleri, liderlerin iki dudağının arasında…

Milletvekili aday sıralamasını yapacak olanlar; genel merkezler olduğuna göre, yerelde gezip, dolaşmanın pek de bir yararı yok gibi! (Sıralama açısından)

“Ama biz; temayül yoklaması yapıyoruz. Sahada anket yapıyoruz…” gibi söylemlerin de, kılıfına uydurma söylemleri olduğunu anlatmama gerek yok sanıyorum!

Ortada adına “sıralama” denilen bir TABLDOT menüsü olacak. Her zamanki gibi yani! Sonra siz, gidip, mensubu olduğunuz veya beğendiğiniz partinizin dayatması olarak sundukları isimlerden seçeceksiniz!

Ne olacak sonra bunun adı; DEMOKRASİİİİ…

Ankara’da, Kırklareli ‘ nin aday sıralamalarına ve adaylık beklentisindeki onca insanın kaderlerini karar verecek olanların bile şu an kendi gelecekleri ile ilgili telaşları var!

Sizi o listelere yazma durumundaki kişilerin, kendilerinin bile garantileri olmayacak, diyelim…

Zaten tüm illerdeki liste sıralamalarının belirli olduğu ama katılımın çok olması için bunun belli edilmediği görüşündeyim ben!

Neye göre seçiliyor pekii bu isimler?!

Genel merkezlere veya genel başkanlara yakın, uyumlu, ileride yapılacak olan genel kurullarda, kendilerine destek verebilecek isimlerin tercihlerine göre (mi)

Öyle gibi…

Başa dönecek olursak; milletvekili sıralamasında seçilebilecek yere gelebilmek için, yerelde, sahada yapacağınız ziyaretler, tanıtımlar filan, aslında bir tık yukarısı için, yani adaylık esnasında fayda sağlaması için işe yarayabilir. Çünkü, kısa bir propaganda süreci ile kim neyi ve nasıl anlatabilir ki?!

Sırf o yüzden bile sadece bulundukları kent veya ilçelerde değil de, il genelinde tanınmış isimlerin TBMM ‘ de ki sandalyelere oturabilme şansları yüksek olacaktır.

(3 sandalye ile yetinmezsek, ilave çekyatlar, taburaler filan devreye alabileceğimiz gibi, 23 nisan ‘ da da, günü birlikte olsa, hevesli arkadaşların hayallerini gerçekleştirebiliyoruz)

Yapılan genel seçimlerde; sahada, yerelde yapılan propagandalar, yine ulusal propagandaları ve liderleri paste copy etmek üzerine kuruluyor!

Ültede siyaseti belirleyen, yine parti genel merkezleri veya liderleri.

Milletvekili seçilerek, Ankara ‘ da, TBMM ‘ de, ülke yönetimine katkıda bulunacağınızı heves ediyorsunuz ya; o iş te pek öyle olamıyor yazık ki!

TBMM ‘ de ki işleyişi, bürokratik işlerinizi ve işlevinizi, parti yönetim kademelerini ve bakanlık yöneticilerini tanımak, onlarla, iliniz adına çalışmalarda ve taleplerde bulunabilmek bile birkaç senenizi yiyor!

Tam öğrenmeye başladığınızda ise; ya döneminiz bitiyor. Ya da; bir erken seçim ile beklemediğiniz ama her şeye rağmen elde ettiğiniz KIYAK EMEKLİLİĞİNİZ ile birlikte, “emekli vekiller “kervanındaki yerinizi alıyorsunuz…

Koltuk alışkanlığı ve sevdanız da içinizde, siz yaşadığınız sürece yaşamaya devam ediyor. Ne zaman bir seçim olsa, içinizi tırmalayan bir kurt, sizi sahaya doğru iteliyor…

Tüm o saydığımız aşamalardan geçip, TBMM ‘ de ki SURVİVOR yarışmalarından da atladığınızı düşündüğümüzde, “e hadi artık, şu memletin yönetimine bir el atalım” diyorsunuz…

Yok öyle numaraaa..!

Partilerin TBMM ‘ de ki grup başkan vekillerindenm filan, sıra gelebilir ise ve sağladığınız iyi ilişkiler nezdinde, ay da, yıl da, 3 dakikalık bir zaman kürsüye çıkacaksınız. Artık, o kadar zamanda, ilinizin hangi sorununu, nasıl anlatırsınız, bilemiyorum..!

Yasa teklifi vermek gibi, memleketin yönetimine katkıda bulunmak gibi mühim işlere ise öyle elinizi, kolunuzu sallaya sallaya ulaşamıyorsunuz?!

Onun için de, bir sürü yerdenm hicazet alabilmeniz gerekiyor…

EEE; hani siz seçim meydanlarında, sizin peşinizden koşan ve sizin peşlerinden koştuğunuz seçmenlerinize söylediğiniz “Başlıyoruz! Ülkeyi yönetmeye talibiizzz” gibisinden yaptığınız konuşmalarda verdiğiniz vaadlerinizi nasıl ve ne zaman yerine getireceksiniz ?!

Güzel fanteziler bunlar..!

Yine başa dönecek olursak; hani bizim anayasamızda “seçme ve seçilme hakkı var” ya, hah işte o maddede küçük bir eksiklik var..!

“paraları olanlar için” kısmını, yazılı maddeye iliştirmeye gerek görmemişler..!

Emekli veya dar gelirli birinin, seçilme değil ama, olsa olsa BELEŞ olan seçme hakkına ulaşabildiğini biliyoruz hepimiz!

PARALI seçilenlerimizin de, “tok, açın halinden anlamaz” deyişinde olduğu gibi, PARASIZ seçmenleri için, üstüne üstlük, yukarıda da geniş geniş anlattığımız engeller akla getirildiğinde, pek de fazla bir şey yapabileceklerini sanmıyorum..!

Haaa! Memur tayinleri. Tanıdık düğün ve cemiyetlerinde çeyrek takdimi, açılış ve organizasyonlara çiçek, çelenk gönderme işleri gibi konulardaki yarışlarını inkar etmemek de lazımdır..!

Demokrasi bu sonuçta. O kadar da kolay ve ucuz olmayacaktı, elbette ki…

Hani; daha ana sınıfından başlayan öğrenim yolculuğunda; ilk, orta, lise, üniversite okullarını bitirirsiniz ama KPSS hazretlerinin iki dudağı arasında ezilir ve fırsat beklersiniz ya; bir de aynı bunun gibi, parti üyeliğinden başlayıp, delegelik, il ve ilçe başkanlığı vs aşamalarından geçen ama milletvekilliği veya belediye başkanlığı aşamalarına geldiğinizde karşınıza çıkan SİYASİ KPSS lere takılırsınız ya, işte durum tam da böyledir…

Memleket yönetimine adayacağınızı söylediğiniz o EL, aslında bir nevi çolaktır..!

Buna benzerdir vaziyetimiz…

Hani; ülkemizin yönetimine bir EL atmak, katkıda bulunmak ve hizmetin en iyisini yapabilmek üzere daha aday adaylığı sürecinden (kısa süre için bile olsa) tozu dumana katan siyasetçilerimiz vardır ya; onların işleri oldukça zor iş tir..!

Allah yardımcıları olsun…

Demokrasi kolay iş değil, vesselam…

Hayırlı demokrasiler, pardon günler…