Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan 2024 yılı Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge) Faaliyetleri Araştırması sonuçlarına göre, Türkiye’nin Ar-Ge yatırımlarında artış trendi devam etti. Buna göre, gayrisafi yurt içi Ar-Ge harcamasının gayrisafi yurt içi hâsıla (GSYH) içindeki payı yüzde 1,46’ya yükseldi. 2023 yılında yüzde 1,39 olan oran, 2024’te 44 trilyon 587 milyar 225 milyon TL’lik GSYH içinde artış göstererek dikkat çekti. Bu sonuç, Türkiye’nin bilgi, teknoloji ve inovasyon odaklı ekonomi hedeflerine adım adım yaklaştığını ortaya koydu.
Ar-Ge Harcamaları 651 Milyar TL’yi Aştı
TÜİK verilerine göre, Türkiye’nin toplam Ar-Ge harcaması 2024 yılında bir önceki yıla göre 274 milyar 279 milyon TL artarak 651 milyar 822 milyon TL’ye ulaştı. Bu güçlü artış, hem özel sektörün hem de kamunun araştırma ve geliştirme yatırımlarına hız verdiğini gösteriyor. Ar-Ge harcamalarının artışı, üretimde katma değeri yükseltmeyi, yenilikçi teknolojilerin gelişimini ve yerli üretim kapasitesinin güçlenmesini destekliyor.

En Büyük Pay Şirketlerin Oldu
Ar-Ge harcamalarında mali ve mali olmayan şirketler yüzde 64,8 ile en büyük paya sahip olurken, ikinci sırada yüzde 30,9 ile yükseköğretim kurumları yer aldı. Kâr amacı olmayan kuruluşların da dâhil edildiği genel devlet Ar-Ge harcamalarının toplam içindeki payı ise yüzde 4,3 olarak kaydedildi. Bu tablo, Türkiye’de özel sektörün Ar-Ge ekosisteminde başat rol üstlendiğini ve üniversitelerin de önemli bir destekleyici güç olmaya devam ettiğini gösteriyor.
Ar-Ge Finansmanında Özel Sektör Öncü Rolde
2024 yılında yapılan Ar-Ge harcamalarının yüzde 53,8’i mali ve mali olmayan şirketler tarafından finanse edildi. Genel devlet yüzde 30,4’lük payla ikinci sırada yer alırken, yükseköğretim yüzde 12,9, yurt dışı kaynaklar yüzde 2,9 ve diğer yurt içi kaynaklar yaklaşık yüzde 0,01 oranında katkı sağladı. Özel sektörün finansmandaki ağırlığı, Türkiye’nin Ar-Ge yatırımlarında rekabetçi bir yapıya yöneldiğini ve girişimcilik ekosisteminin güçlendiğini gösteriyor.

Ar-Ge Personel Sayısı 310 Bini Aştı
2024 yılında tam zaman eşdeğeri (TZE) cinsinden 310 bin 473 kişi Ar-Ge personeli olarak görev yaptı. Bu kişilerin yüzde 67,1’i mali ve mali olmayan şirketlerde, yüzde 30,0’ı yükseköğretimde ve yüzde 2,9’u genel devlet sektöründe yer aldı. Kadın Ar-Ge personel sayısı ise 106 bin 74’e ulaşarak toplamın yüzde 34,2’sini oluşturdu. Kadın araştırmacı oranı yükseköğretimde yüzde 47,9’a kadar yükselirken, bu oran şirketlerde yüzde 28,2 olarak gerçekleşti. Bu veriler, kadınların Ar-Ge faaliyetlerinde giderek daha görünür hale geldiğini ve akademik alanda önemli roller üstlendiğini ortaya koydu.
Ar-Ge Personeli Eğitim Düzeyinde Lisans Mezunları Önde
Ar-Ge personelinin eğitim durumuna bakıldığında, yüzde 39,9’unun lisans, yüzde 30,6’sının doktora veya eşdeğeri, yüzde 20,3’ünün yüksek lisans mezunu olduğu görüldü. Bu durum, Türkiye’de Ar-Ge çalışmalarında akademik nitelik açısından güçlü bir insan kaynağı potansiyelinin bulunduğunu gösteriyor. TZE bazında değerlendirildiğinde ise personelin yüzde 48,9’unun lisans, yüzde 21,2’sinin doktora veya eşdeğeri düzeyinde eğitim aldığı belirlendi.
İstanbul, Ar-Ge Yatırımlarında İlk Sırada
İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflaması (İBBS) 2. Düzey verilerine göre 2024 yılında Ar-Ge harcamalarının en yüksek olduğu bölge, toplam Ar-Ge harcamasının yüzde 33,4’ünü gerçekleştiren TR10 (İstanbul) oldu. İstanbul’u yüzde 27,8 ile TR51 (Ankara) ve yüzde 9,4 ile TR42 (Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova) bölgesi izledi. Toplam Ar-Ge personelinin yüzde 32,6’sı İstanbul’da, yüzde 19,2’si Ankara’da ve yüzde 8,3’ü TR42 bölgesinde istihdam edildi. Bu veriler, Türkiye’nin Ar-Ge faaliyetlerinin büyük oranda Marmara ve İç Anadolu bölgelerinde yoğunlaştığını gösteriyor.
Türkiye, Bilim ve Teknoloji Üretiminde Güçleniyor
Ar-Ge harcamalarındaki artış, Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmasında kritik bir rol oynuyor. Kamu, özel sektör ve üniversitelerin birlikte yürüttüğü çalışmalar; sanayide dijital dönüşümü hızlandırıyor, yüksek katma değerli üretimin önünü açıyor. Uzmanlara göre, Ar-Ge yatırımlarının çeşitlendirilmesi, bölgesel dengesizliklerin azaltılması ve nitelikli insan kaynağının desteklenmesi, Türkiye’nin küresel rekabet gücünü daha da artıracak.
Kaynak: tuik.gov.tr
Haber Merkezi









