Trakya Kent Konseyleri Birliği ve Kırklareli Kent Konseyi Başkanı Dt. Yasemin Ertaş, bölgeyi yakından ilgilendiren kritik bir gelişmeyi kamuoyuyla paylaştı. Bali Rüzgâr Elektrik Üretim A.Ş.’nin 93,6 MW’lık rüzgâr enerji santrali için yaptığı ÇED başvurusunun, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından reddedildiğini açıklayan Ertaş, ret gerekçesinin “üçüncü nükleer santral sahası ile çakışma” olduğunu belirtti. Bakanlığın, revize edilen alanları da kabul etmeyip yeni başvuru istediği tespit edildi.
Nükleer Santral Sahasının Yeri Fiilen Ortaya Çıktı
Yıllardır İğneada çevresinde yapılacağı belirtilen nükleer santralin, Longoz Ormanları’nın altında kalan Vize ve Demirköy yöresindeki geniş orman alanlarına planlandığının böylece netleştiğini söyleyen Ertaş, bunun bölgenin ekosistemine ciddi bir tehdit olduğunu vurguladı. “Burası yalnız Trakya’nın değil, ülkemizin oksijen deposudur. Bu proje, hem bölge çıkarlarına hem ülke çıkarlarına hizmet etmemektedir.” diye konuştu.
“Radyasyon, Atıklar ve Zehirli Sular Trakya’yı Yok Eder”
Ertaş, nükleer santralin sağlayacağı enerjinin Türkiye’nin ihtiyacının yalnızca yüzde 5’ini karşılayacağını, buna karşın yaratacağı risklerin geri dönüşü olmayan sonuçlar doğuracağını ifade etti. 20 yılda tamamlanabilecek bir projenin millî kaynaklarla değil, yurttaşların borçlandırılarak sağlanacak kredilerle yapılacağını belirten Ertaş, “Radyoaktif atıklar, zehirli su deşarjı ve radyasyon yüklü gazlar; insanlarımızı, tarımımızı ve tüm canlı yaşamını tehlikeye atacaktır.” dedi.
“Çernobil’in Etkileri Hâlâ Sürerken Nükleer Israrını Anlamıyoruz”
Nükleer enerjiye sahip gelişmiş ülkelerin bile reaktörlerini kapatmaya başladığını hatırlatan Ertaş, Türkiye’nin Akkuyu, Sinop ve şimdi de İğneada hattındaki ısrarını anlamadıklarını söyledi. Çernobil’in Trakya ve Karadeniz’de bıraktığı kanser yükünün hâlâ hafızalarda olduğunu belirten Ertaş, “Fukuşima’da 9 büyüklüğündeki depreme dayanıklı santral bile çökerken, bizim ormanlarımızı ve denizimizi riske atacak bu girişim kabul edilemez.” dedi.
“Doğamızı, Suyumuzu ve Longoz’umuzu Savunacağız”
Bölgeye ilişkin bilimsel verilerin, yargı kararlarıyla da sabit olduğunu söyleyen Ertaş, doğa tahribatının yalnızca nükleerle sınırlı kalmadığını; taş ocakları, termik santraller, madenler ve diğer endüstriyel baskıların Trakya’yı kuşattığını vurguladı. “Biz bu toprakların emanetçisiyiz. Longozumuzun, ormanlarımızın ve geleceğimizin yok edilmesine izin vermeyeceğiz. Tüm meşru mücadele yollarını kullanacağız.” diye konuştu.
“Nükleere Hayır: Yaşama Hakkı Herkes İçindir”
Ertaş açıklamasının sonunda tüm topluma çağrıda bulundu: “Tüm canlıların yaşama hakkı vardır. İnsanca ve sağlıklı yaşamak en temel insan hakkıdır. Yaşamdan daha değerli hiçbir şey yoktur. O hâlde gelin, hep birlikte Trakya’nın geleceği için ses olalım: Nükleere Hayır!”
Metin Karakuş





