Prof. Dr. İbrahim Demir, doğal afetler ve iklim değişiklikleri bazında Trakya’yı değerlendirdi. Demir gazetemize yaptığı değerlendirmede, ülkemizde jeolojik olarak çok genç yaşta ve aktif olan büyük ve küçük fay hatları olduğuna dikkat çekerek, Trakya’da büyük fay hattı olarak nitelendirilebilecek Marmara Denizi’nden geçen fay hattı olduğunu söyledi. HABER MERKEZİ
Trakya’da genelde Marmara Denizi’ne yakın olan yerler deprem bakımından biraz daha yüksek şiddette depremi hissedebilecek bölgeler” diyen Prof. Dr. İbrahim Demir, “; “Bina yapılacak ya da imara açılacak yerlerin çok iyi bir şekilde zemin etüdünün yapılıp zeminin taşıma gücüne göre, orada tekrar bir yapılanmaya izin vermek gerekiyor.” Şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Demir sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yoksa deprem değil binalar insanları öldürüyor, ya da binaların içindeki eşyalar öldürüyor. Tabi bizler nedense deprem deyince güvenlik aklımıza gelen binaların yıkılmasının sonucunda altında kalıp ölmek. Ama halbuki önemli miktarda, yüzde de; insanlar eşyaların altında kalıp vefat ediyorlar. Onun için zemin, bina ve eşyaların sabitlenmesini beraber ele almak gerekiyor.
Maalesef Türkiye’de depremlerde ölü sayısı fazla olduğu için bir seferde. Depremler afet olarak öne geçmiş durumda. Halbuki çokta etkili yaygın depremler var. Doğal afetler var. Mesela sel! Son zamanlarda Trakya’da bu tren kazasından sonra daha da çok gündeme geldi. Sel felaketi belki de Trakya’da en çok maruz kalınan ve en çok etkili olan felaketlerden birisidir. Dolayısıyla sele karşı gerekli tedbirler almak gerekiyor. Mesela bu yapılan dere çalışması da güzel bir çalışma çünkü dere yatakları temizlenmiş, suyun rahat akışı sağlayacak şekilde kesit verilmiş. Sürtünmeyi azaltacak şekilde beton kaplama yapılmış. Şehir merkezlerinin içerisinde, yerleşim birimlerinde derelerin mutlaka bu şekilde ıslah edilmesi gerekiyor.”
“Çevresel kirliliğin sonucu olarak iklim değişiyor”
Çevresel kirliliğin sonucu olarak iklimin değiştiğine de dikkat çeken Demir, ilkim değişikliklerine bağlı olarak da yağışların rejimlerinin de değiştiğini ifade etti.
Eskiden daha uzun süreli yağan yağışların, günümüzde çok kısa sürede yağdığını ifade eden Prof. Dr. İbrahim Demir, “Buna bağlı olarak seller oluşuyor. Mesela ben çocukluğumdan bu yana son 3-4 senedir kadar hortum hatırlamıyorum. Ama son 3-4 senedir Türkiye çapında ciddi hortum oluşmaya başladı. Bunlar, tamamen ani meteorolojik değişimlerden kaynaklanıyor. Dolu olayı da tabii ani meteorolojik değişimlerden birisidir. Yoksa tüm yağış bulutlardan kar olarak ya da dolu olarak çıkıyor ama atmosfer sıcak olunca aşağıya ininceye kadar yağmura dönüşüyor. Tabii dolu büyük bir afet. Sadece Trakya’da değil ülkemizin genelinde zirai mahsul rekoltesine ve kalitesine çok olumsuz etki eden bir felaket. Buna karşı; şu an Dünya’nın hiçbir yerinde yapacak bir şey yok! Tabi burada çiftçilerimizin, özellikle meyve ve sebze ziraatiyle uğraşan çiftçilerimizin bu TAR-SİM var, ondan faydalanmalarında çok büyük bir fayda var. “ şeklinde konuştu.
“Bizim toprağımızı çok iyi korumamız gerekiyor”
Doğal afetlere karşı alınması gereken önlemler konusunda da bilgi veren Demir; “Doğal afetlere karşı yapılması gereken şeylerin başında bence bizim toprağımızı çok iyi korumamız gerekiyor. Topraksız bir hayat düşünemiyoruz biz. Canlımız da oradan faydalanıyor. Öldüğü zaman da oraya gömülüyor. Onun için toprak çok önemli bizim için. Topraklarımıza iyi sahip çıkalım. Topraklarımızı zenginleştirelim. Bu arada tabii afet sayılmaz ama birisi de anız yakmak. Kesinlikle anızın yakılmaması gerekiyor. Bir anız yakmak toprağın ömrünü bitiriyor. Onun için anız yakmayı kesinlikle önlemek gerekiyor. Anız yakıldığı zaman aşırı bir hava kirliliği oluşuyor. Toprağımız toprak olmaktan çıkıyor ve kumlaşıyor. Çiftçilerimizden bizim ricamız; öncelikle anız yakmayı bıraksınlar, sonra zirai atıkları uygun yöntemleri kullanarak kompost yapıp toprağa verirlerse toprak organik maddesi yapısı iyileşirse bizim bitkilerimiz başta don olmak üzere birçok doğal afete daha dayanıklı hale gelir. Ama dolu gibi aşırı yağış gibi etkenlere sigorta yaptırmaktan başka bir çare yok şu an. Bahçeler küçük olunca özellikle meyve bahçelerinde bir miktar dona karşı tedbir alınabiliyor ama Trakya’da Allah’a şükür arazilerimiz çok geniş. Yalnız don çok zor bir doğal afet.” Dedi.Amine Zortul
Trakya’da genelde Marmara Denizi’ne yakın olan yerler deprem bakımından biraz daha yüksek şiddette depremi hissedebilecek bölgeler” diyen Prof. Dr. İbrahim Demir, “; “Bina yapılacak ya da imara açılacak yerlerin çok iyi bir şekilde zemin etüdünün yapılıp zeminin taşıma gücüne göre, orada tekrar bir yapılanmaya izin vermek gerekiyor.” Şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Demir sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yoksa deprem değil binalar insanları öldürüyor, ya da binaların içindeki eşyalar öldürüyor. Tabi bizler nedense deprem deyince güvenlik aklımıza gelen binaların yıkılmasının sonucunda altında kalıp ölmek. Ama halbuki önemli miktarda, yüzde de; insanlar eşyaların altında kalıp vefat ediyorlar. Onun için zemin, bina ve eşyaların sabitlenmesini beraber ele almak gerekiyor.
Maalesef Türkiye’de depremlerde ölü sayısı fazla olduğu için bir seferde. Depremler afet olarak öne geçmiş durumda. Halbuki çokta etkili yaygın depremler var. Doğal afetler var. Mesela sel! Son zamanlarda Trakya’da bu tren kazasından sonra daha da çok gündeme geldi. Sel felaketi belki de Trakya’da en çok maruz kalınan ve en çok etkili olan felaketlerden birisidir. Dolayısıyla sele karşı gerekli tedbirler almak gerekiyor. Mesela bu yapılan dere çalışması da güzel bir çalışma çünkü dere yatakları temizlenmiş, suyun rahat akışı sağlayacak şekilde kesit verilmiş. Sürtünmeyi azaltacak şekilde beton kaplama yapılmış. Şehir merkezlerinin içerisinde, yerleşim birimlerinde derelerin mutlaka bu şekilde ıslah edilmesi gerekiyor.”
“Çevresel kirliliğin sonucu olarak iklim değişiyor”
Çevresel kirliliğin sonucu olarak iklimin değiştiğine de dikkat çeken Demir, ilkim değişikliklerine bağlı olarak da yağışların rejimlerinin de değiştiğini ifade etti.
Eskiden daha uzun süreli yağan yağışların, günümüzde çok kısa sürede yağdığını ifade eden Prof. Dr. İbrahim Demir, “Buna bağlı olarak seller oluşuyor. Mesela ben çocukluğumdan bu yana son 3-4 senedir kadar hortum hatırlamıyorum. Ama son 3-4 senedir Türkiye çapında ciddi hortum oluşmaya başladı. Bunlar, tamamen ani meteorolojik değişimlerden kaynaklanıyor. Dolu olayı da tabii ani meteorolojik değişimlerden birisidir. Yoksa tüm yağış bulutlardan kar olarak ya da dolu olarak çıkıyor ama atmosfer sıcak olunca aşağıya ininceye kadar yağmura dönüşüyor. Tabii dolu büyük bir afet. Sadece Trakya’da değil ülkemizin genelinde zirai mahsul rekoltesine ve kalitesine çok olumsuz etki eden bir felaket. Buna karşı; şu an Dünya’nın hiçbir yerinde yapacak bir şey yok! Tabi burada çiftçilerimizin, özellikle meyve ve sebze ziraatiyle uğraşan çiftçilerimizin bu TAR-SİM var, ondan faydalanmalarında çok büyük bir fayda var. “ şeklinde konuştu.
“Bizim toprağımızı çok iyi korumamız gerekiyor”
Doğal afetlere karşı alınması gereken önlemler konusunda da bilgi veren Demir; “Doğal afetlere karşı yapılması gereken şeylerin başında bence bizim toprağımızı çok iyi korumamız gerekiyor. Topraksız bir hayat düşünemiyoruz biz. Canlımız da oradan faydalanıyor. Öldüğü zaman da oraya gömülüyor. Onun için toprak çok önemli bizim için. Topraklarımıza iyi sahip çıkalım. Topraklarımızı zenginleştirelim. Bu arada tabii afet sayılmaz ama birisi de anız yakmak. Kesinlikle anızın yakılmaması gerekiyor. Bir anız yakmak toprağın ömrünü bitiriyor. Onun için anız yakmayı kesinlikle önlemek gerekiyor. Anız yakıldığı zaman aşırı bir hava kirliliği oluşuyor. Toprağımız toprak olmaktan çıkıyor ve kumlaşıyor. Çiftçilerimizden bizim ricamız; öncelikle anız yakmayı bıraksınlar, sonra zirai atıkları uygun yöntemleri kullanarak kompost yapıp toprağa verirlerse toprak organik maddesi yapısı iyileşirse bizim bitkilerimiz başta don olmak üzere birçok doğal afete daha dayanıklı hale gelir. Ama dolu gibi aşırı yağış gibi etkenlere sigorta yaptırmaktan başka bir çare yok şu an. Bahçeler küçük olunca özellikle meyve bahçelerinde bir miktar dona karşı tedbir alınabiliyor ama Trakya’da Allah’a şükür arazilerimiz çok geniş. Yalnız don çok zor bir doğal afet.” Dedi.Amine Zortul