Bazı hüzünlü olaylar, nesilden nesile aktarılmaya devam eder. Aynı Batı Trakya Türkleri’nin hatırladıkça gözyaşlarını tutamadıkları İzzet Hoca’nın hadisesinde olduğu gibi...Olay; günümüzde Yunanistan sınırları dahilinde kalan, Drama ile Kavala arasındaki köylerden olan Sırça Pınar Bölgesi’nde geçer.İzzet Hoca’nın kızı, kına gecesi kırk haydut tarafından kaçırılır. Kaçırılan gelinin zengin ve güçlü biri olan İzzet Hoca'nın kızı olduğu anlaşılır. Haydutlar kızla her türlü eğlendikten sonra,en küçüğü tarafından kız eziyet edilerek öldürülür.Katledilen kızın şahsında halk arasında bir ağıt yakılır ve dilden dile dolaşmaya başlar:
Kına gecemde çaldılar beni,
Dokuz dizi altınımı verdim,
Yine kurtulamadım, anacığım,
En küçüğü canıma kıydı.
“Haydi” dediler,Sırça Pınar'a, anacığım,
Götürdüler beni dönmez yollara,
Bana sordular anacığım, “Sen kimin kızısın?”
Ben de dedim “İzzet Hoca'nın kızıyım.”Hikayesi Ülkemizin dışında yaşanmış olsa da, Kırklareli yöresiyle özdeşleşmiş bir halk oyunundan “ İzzet Hoca”dan bahsettim size.İşte Folklor böyle bir şey; sadece dans, oyun ve hareketlerden ibaret değil, yaşanmışlıkları da içeriğinde barındırarak geleceğe taşıyan bir kültür.Folklor konusunu uzman birileriyle daha detaylı irdelemek istedim. Ankara Ü. Eğitim Bilimler Fak. Halk Oyunları Topluluğu Doğal Üyesi, Türkiye Halk Oyunları Federasyonu Antrenörü, serbest folklor eğitimcisi gibi ünvanlara sahip Erkan ÇARDAKLI ve Zuhal Başaran ÇARDAKLI ile sohbet etme fırsatı buldum. ““Folklor denilince basit bir dille ne anlamalıyız?” şeklindeki soruma bakın Çardaklı çifti nasıl cevap verdi: “Folklor; mutluluk, üzüntü ve gelenekleri paylaştığımız ortak alandır. Başka bir deyişle de “Halk Dansları”dır.Türkler savaşlarda kılıç-kalkan, Habeşiler kargı dansı, Kızılderililer ise ateş dansı yapardı. Folklorun Orta Asya’dan geldiği, Anadolu’dan geçerek Balkanlara yayıldığı düşünülüyor. Türkiyede zenginlikler ve çeşitlilik barındırıyor. İzlediğimiz folklor ile biryörenin bazı özelliklerini de hissedebiliriz. Mesela, Hamsi balığının hareketlerininKaradeniz halk dansına yansımış olduğunu görmekteyizÇocukları, gençleri kötü alışkanlıklardan uzak tutan, eğlendiren bir aktivite olması sebebiyle ebeveynlerin özellikle önemsemesi gereken bir faaliyet, folklor…Halk oyunları, aslında bir hareket kültürü. Zihinsel, bedensel, ruhsal hareketlerin bir bütünü…Her yönden özellikle çocukların gelişiminde çok faydalı. Çünkü, halk oyununda müzik var. Çocuk oyunun tarihçesini öğreniyor, sayısal adımları öğreniyor, matematiği, geometrisi gelişiyor.Zira; birhareketi yaparken ayak açısını tutturmayı öğreniyor; kasları gelişiyor çocuğun, bedenini öğreniyor, esnek vücutlu oluyor. Aynı zamanda; folklor öğrenen bir çocuk, diğer birçok spor dalına da rahatlıkla geçiş yapabiliyor. Diğer taraftan; bencilce tek kişi değil de, toplu ve toplumla hareket etmeyi, “Biz” demeyi öğreniyor, çocuk.Bu yüzden uyumsuz, yaramaz, arkadaşlarıyla çokça kavga eden çocukları rehber öğretmenler folklor oynamaya teşvik ederler.Bu sayede uyumsuz çocuk kendini ifade etmeyi öğrenir; arkadaşlarından beğeni alıp kabul gördüğünü algılayınca başlar değişmeye ve toplumda bir birey olduğunu fark eder; sınıf içi uyumsuzluğu gider. O zaman o uyumsuz ve derslerinde başarısız çocuğu kazanmış oluruz. O çocuk; derslerinde de, geleceğini etkileyen öğrenci seçme sınavlarında da başarıyı yakalar. “ Peki, değerli okuyucularım; siz hiç folklor’e bu açıdan bakmış mıydınız? Doğruyu söylemek gerekirse ben hiç böyle değerlendirmede bulunmamıştım. Bu sefer Erkan ve Zuhal Çardaklı çiftine folklorun kolay olup olmadığını ve herkesin rahatlıkla yapıp yapamayacağını, maliyetli olup olmadığını soruyorum. Bir oyunun yaklaşık 7 dakika sürüdüğünü, ancak yaklaşık 8 ay boyunca haftada iki gün ve en az ikişer saat çalışılması gerektiğini öğreniyorum. İstekli olan herkesin rahatlıkla folklor oynayabileceğini, az maliyetli gibi gözükse de, halk eğitim merkezlerinin, halk oyunları spor kulüplerinin, STK’ların yeni nesillere faydalı beceri kazandırma, onları kötü alışkanlıklardan uzaklaştırma, örf-adet ve tarihi kültürlerimizi yaşatma gibi gerekçelerle folklor eğitimini organize edebildiğini anlıyorum. Dolayısıyla; arzu eden herkes, kendi yaşadığı şehirdeki böyle bir eğitim merkezine başvurarak son derece eğlenceli olan folklor eğitimi alabilir, halk dansları yapabilir. Mesela; Kırklareli Halk Eğitim Merkezi’nde zaman zaman kurs açtıklarını ve Hamdi Helvacı İ.Okulu Çocuk Kulübü’nde okul öğrencileri ile Halkoyunları yaptıklarını ve Trakya geneli okullarda bu tür kulüpleşmelerin olması gerektiğini ifade ediyor, Erkan- Zuhal ÇARDAKLI çifti. Sohbetimizin sonuna doğru gelirken “Kırklareli folklorun neresinde? Folklor denilince en çok hangi enstrümanlar akla gelir?” diye soruyorum. Erkan – Zuhal Çardaklı, yine çok keyifli cevaplar veriyor:“Kırklareli; kendine özgü oyunlarıyla çoğunlukla hareketli, insana mutluluk veren folklor oyunlarıyla genelde hep dikkat çeker. Kırklarelili folklorcular genellikle Ülke çapındaki yarışmalarda dereceye girer, çünkü çok yetenekli gençlerimiz var. Kırklareli’nin çok sayıda oyunu var. Yöremize özgü en meşhur folklor oyunları arasında Süleyman Aga, İzzet Hoca, Payduşka, Eski Kasap, Zigoş, Kanbana, Kız Karşılaması, Kabadayı, Ali Paşa, 40 Haydut, Yarım Burgaz, Arzu ile Kamber sayılabilir.Hele ki Payduşka ve kasap havaları düğünlerimizin vazgeçilmez danslarındandır. Kırklareli Halk Eğitim Merkezi, Kırklareli Anadolu Lisesi ve Atatürk İ.Okulu folklor ekiplerinin yakın geçmişte Türkiye birinciliği ve uluslararası yarışmalarda çeşitli dereceleri mevcut. 2010-2015 arasında Kültür Merkezi’nde Fahri Kasapoğlı O.Okulu öğrencileriyle “Halk Oyunları Geceleri” organize ettik. Pandemi geçtikten sonra, ilerde yine benzer gösteriler sunarak keyifli anlar yaşatmak ve güzide bir etkinlik olan folklor- halk danslarımızla sizleri buluşturmak isteriz. Folklorun en can alıcı enstrümanları ise,“Davul ve Zurna”dır. Hazır söz zurnaya gelmişken, söylemeden geçemeyeceğim. Kırklareli’nin uluslararası şöhrete sahip ve tanıtımına katkı sağlayan önemli bir müzisyeni var, Üflemeli saz üstadı Zurnacı Kara Hüseyin. İl Merkezi- Dereköy Durağı’nda heykeli var. O’na ait tahminen 50 yıllık hatıra olarak oğlu Yusuf abiden sahiplendiğim zurnası ile çaldığım müzikten ayrı zevk almaktayım.Son olarak şunu da belirtmek isteriz. Veliler, folklor ile çocuklarını kötü alışkanlıklardan kurtardığımız için bizlere teşekkür ediyorlar. 15.00-18.00 saatleri arasında çocuğun boş zamanını sosyal aktivitelerle geçirtiyoruz. Şehirlerarası, uluslararası yarışmalar sebebiyle gençler geziyor, sosyalleşiyor. Aileler, çocuğun arkadaş ve aileleriyle tanışma fırsatı buluyor. Bunlar önemli hususlar. Yani, Folklor aslında sadece geleneksel oyun değil, oyuncular ve aileleri için bir kaynaşma ve sosyal barış vesilesi. Herkese folklor oynamayı tavsiye ederiz.”Velhasıl; hüzünlü hikayelerden neşeli halk danslarına, folklor oyunlarına ilginizi bir nebze de olsa çekmek istedim. Covid-19 salgını sebebiyle yaşanan kısıtlamalar elbette yakın bir zamanda sona erecek. Evde sıkılan yediden yetmiş yediye herkese öncelikle kendi yöresinin halk danslarını, folkloru izlemeyi ve öğrenmeyi tavsiye ediyoruz. Çünkü, “FOLKLOR”, göz ardı ettiğimiz çoook kıymetli bir aktivite ve zenginliğimiz.
Kına gecemde çaldılar beni,
Dokuz dizi altınımı verdim,
Yine kurtulamadım, anacığım,
En küçüğü canıma kıydı.
“Haydi” dediler,Sırça Pınar'a, anacığım,
Götürdüler beni dönmez yollara,
Bana sordular anacığım, “Sen kimin kızısın?”
Ben de dedim “İzzet Hoca'nın kızıyım.”Hikayesi Ülkemizin dışında yaşanmış olsa da, Kırklareli yöresiyle özdeşleşmiş bir halk oyunundan “ İzzet Hoca”dan bahsettim size.İşte Folklor böyle bir şey; sadece dans, oyun ve hareketlerden ibaret değil, yaşanmışlıkları da içeriğinde barındırarak geleceğe taşıyan bir kültür.Folklor konusunu uzman birileriyle daha detaylı irdelemek istedim. Ankara Ü. Eğitim Bilimler Fak. Halk Oyunları Topluluğu Doğal Üyesi, Türkiye Halk Oyunları Federasyonu Antrenörü, serbest folklor eğitimcisi gibi ünvanlara sahip Erkan ÇARDAKLI ve Zuhal Başaran ÇARDAKLI ile sohbet etme fırsatı buldum. ““Folklor denilince basit bir dille ne anlamalıyız?” şeklindeki soruma bakın Çardaklı çifti nasıl cevap verdi: “Folklor; mutluluk, üzüntü ve gelenekleri paylaştığımız ortak alandır. Başka bir deyişle de “Halk Dansları”dır.Türkler savaşlarda kılıç-kalkan, Habeşiler kargı dansı, Kızılderililer ise ateş dansı yapardı. Folklorun Orta Asya’dan geldiği, Anadolu’dan geçerek Balkanlara yayıldığı düşünülüyor. Türkiyede zenginlikler ve çeşitlilik barındırıyor. İzlediğimiz folklor ile biryörenin bazı özelliklerini de hissedebiliriz. Mesela, Hamsi balığının hareketlerininKaradeniz halk dansına yansımış olduğunu görmekteyizÇocukları, gençleri kötü alışkanlıklardan uzak tutan, eğlendiren bir aktivite olması sebebiyle ebeveynlerin özellikle önemsemesi gereken bir faaliyet, folklor…Halk oyunları, aslında bir hareket kültürü. Zihinsel, bedensel, ruhsal hareketlerin bir bütünü…Her yönden özellikle çocukların gelişiminde çok faydalı. Çünkü, halk oyununda müzik var. Çocuk oyunun tarihçesini öğreniyor, sayısal adımları öğreniyor, matematiği, geometrisi gelişiyor.Zira; birhareketi yaparken ayak açısını tutturmayı öğreniyor; kasları gelişiyor çocuğun, bedenini öğreniyor, esnek vücutlu oluyor. Aynı zamanda; folklor öğrenen bir çocuk, diğer birçok spor dalına da rahatlıkla geçiş yapabiliyor. Diğer taraftan; bencilce tek kişi değil de, toplu ve toplumla hareket etmeyi, “Biz” demeyi öğreniyor, çocuk.Bu yüzden uyumsuz, yaramaz, arkadaşlarıyla çokça kavga eden çocukları rehber öğretmenler folklor oynamaya teşvik ederler.Bu sayede uyumsuz çocuk kendini ifade etmeyi öğrenir; arkadaşlarından beğeni alıp kabul gördüğünü algılayınca başlar değişmeye ve toplumda bir birey olduğunu fark eder; sınıf içi uyumsuzluğu gider. O zaman o uyumsuz ve derslerinde başarısız çocuğu kazanmış oluruz. O çocuk; derslerinde de, geleceğini etkileyen öğrenci seçme sınavlarında da başarıyı yakalar. “ Peki, değerli okuyucularım; siz hiç folklor’e bu açıdan bakmış mıydınız? Doğruyu söylemek gerekirse ben hiç böyle değerlendirmede bulunmamıştım. Bu sefer Erkan ve Zuhal Çardaklı çiftine folklorun kolay olup olmadığını ve herkesin rahatlıkla yapıp yapamayacağını, maliyetli olup olmadığını soruyorum. Bir oyunun yaklaşık 7 dakika sürüdüğünü, ancak yaklaşık 8 ay boyunca haftada iki gün ve en az ikişer saat çalışılması gerektiğini öğreniyorum. İstekli olan herkesin rahatlıkla folklor oynayabileceğini, az maliyetli gibi gözükse de, halk eğitim merkezlerinin, halk oyunları spor kulüplerinin, STK’ların yeni nesillere faydalı beceri kazandırma, onları kötü alışkanlıklardan uzaklaştırma, örf-adet ve tarihi kültürlerimizi yaşatma gibi gerekçelerle folklor eğitimini organize edebildiğini anlıyorum. Dolayısıyla; arzu eden herkes, kendi yaşadığı şehirdeki böyle bir eğitim merkezine başvurarak son derece eğlenceli olan folklor eğitimi alabilir, halk dansları yapabilir. Mesela; Kırklareli Halk Eğitim Merkezi’nde zaman zaman kurs açtıklarını ve Hamdi Helvacı İ.Okulu Çocuk Kulübü’nde okul öğrencileri ile Halkoyunları yaptıklarını ve Trakya geneli okullarda bu tür kulüpleşmelerin olması gerektiğini ifade ediyor, Erkan- Zuhal ÇARDAKLI çifti. Sohbetimizin sonuna doğru gelirken “Kırklareli folklorun neresinde? Folklor denilince en çok hangi enstrümanlar akla gelir?” diye soruyorum. Erkan – Zuhal Çardaklı, yine çok keyifli cevaplar veriyor:“Kırklareli; kendine özgü oyunlarıyla çoğunlukla hareketli, insana mutluluk veren folklor oyunlarıyla genelde hep dikkat çeker. Kırklarelili folklorcular genellikle Ülke çapındaki yarışmalarda dereceye girer, çünkü çok yetenekli gençlerimiz var. Kırklareli’nin çok sayıda oyunu var. Yöremize özgü en meşhur folklor oyunları arasında Süleyman Aga, İzzet Hoca, Payduşka, Eski Kasap, Zigoş, Kanbana, Kız Karşılaması, Kabadayı, Ali Paşa, 40 Haydut, Yarım Burgaz, Arzu ile Kamber sayılabilir.Hele ki Payduşka ve kasap havaları düğünlerimizin vazgeçilmez danslarındandır. Kırklareli Halk Eğitim Merkezi, Kırklareli Anadolu Lisesi ve Atatürk İ.Okulu folklor ekiplerinin yakın geçmişte Türkiye birinciliği ve uluslararası yarışmalarda çeşitli dereceleri mevcut. 2010-2015 arasında Kültür Merkezi’nde Fahri Kasapoğlı O.Okulu öğrencileriyle “Halk Oyunları Geceleri” organize ettik. Pandemi geçtikten sonra, ilerde yine benzer gösteriler sunarak keyifli anlar yaşatmak ve güzide bir etkinlik olan folklor- halk danslarımızla sizleri buluşturmak isteriz. Folklorun en can alıcı enstrümanları ise,“Davul ve Zurna”dır. Hazır söz zurnaya gelmişken, söylemeden geçemeyeceğim. Kırklareli’nin uluslararası şöhrete sahip ve tanıtımına katkı sağlayan önemli bir müzisyeni var, Üflemeli saz üstadı Zurnacı Kara Hüseyin. İl Merkezi- Dereköy Durağı’nda heykeli var. O’na ait tahminen 50 yıllık hatıra olarak oğlu Yusuf abiden sahiplendiğim zurnası ile çaldığım müzikten ayrı zevk almaktayım.Son olarak şunu da belirtmek isteriz. Veliler, folklor ile çocuklarını kötü alışkanlıklardan kurtardığımız için bizlere teşekkür ediyorlar. 15.00-18.00 saatleri arasında çocuğun boş zamanını sosyal aktivitelerle geçirtiyoruz. Şehirlerarası, uluslararası yarışmalar sebebiyle gençler geziyor, sosyalleşiyor. Aileler, çocuğun arkadaş ve aileleriyle tanışma fırsatı buluyor. Bunlar önemli hususlar. Yani, Folklor aslında sadece geleneksel oyun değil, oyuncular ve aileleri için bir kaynaşma ve sosyal barış vesilesi. Herkese folklor oynamayı tavsiye ederiz.”Velhasıl; hüzünlü hikayelerden neşeli halk danslarına, folklor oyunlarına ilginizi bir nebze de olsa çekmek istedim. Covid-19 salgını sebebiyle yaşanan kısıtlamalar elbette yakın bir zamanda sona erecek. Evde sıkılan yediden yetmiş yediye herkese öncelikle kendi yöresinin halk danslarını, folkloru izlemeyi ve öğrenmeyi tavsiye ediyoruz. Çünkü, “FOLKLOR”, göz ardı ettiğimiz çoook kıymetli bir aktivite ve zenginliğimiz.