HABER MERKEZİDyt. Sıla Yeniçeri, balıkta kırmızı et ve tavuğa göre daha az yağ ve doymuş yağ oranı içerdiğini söyledi. Balığın enerji değeri içeriğindeki yağ miktarına göre değiştiğini belirten Dyt. Sıla Yeniçeri, yaptığı açıklamada şunları kaydetti;“1 Eylül’den sonra sonbaharın da gelmesiyle balık sezonu açılıp tüketimi artmaktadır. Özellikle Ekim ayı balık sezonu için en canlı aylardan biridir. Kırmızı et ve tavuğa göre balık daha az yağ ve doymuş yağ içermektedir. Balıkta bulunan çoklu doymamış yağ asitleri EPA ve DHA vücudun üretemediği dışarıdan alınması gereken esansiyel yağ asitleridir. Omega-3 içermesinin yanında folik asit, kalsiyum, fosfor, iyot gibi mineralleri de içermektedir. A, B1, B2 ve D Vitaminleri açısından da zengindir.Balığın enerji değeri içeriğindeki yağ miktarına göre değişmektedir. Yağlı balıkların enerji değeri daha yüksektir. 100 gram yağlı balık yaklaşık 20 gram, yağsız balık ise 10 gram protein içerir.
Düzenli bir şekilde haftada 2 kez balık tüketimi;- Doymamış yağ içeriğinden dolayı kolesterolü düşürür.- Kalp hastalıkları riskini azaltır. Özellikle içerdiği doymamış yağ asidi olan Omega-3 sayesinde vücutta oluşan inflamasyona (iltihaplanmayı) azaltır. Kan damarlarına verilen zararı azaltır, pıhtılaşmayı düzenler, düzensiz kalp atışını azaltır, trigliseritleri düşürürür, kan basıncını normalleştirir. Omega 3 yağ asidinden zengin balıklar; somon, göl alabalığı, ringa, sardalye ve ton balığı gibi yağlı balıklardır.- İnsan beyninin yaklaşık %60’ı yağ içermektedir, çoğunluğu omega-3 yağlardır. Deniz ürünü tüketimi ilerleyen yaşlarda oluşan demans, konsantrasyon düşüklüğü, Alzheimer gibi durumların önüne geçebilmekte veya yavaş seyrini sağlamaktadır.- İçerdiği A vitamini günlük ihtiyacın %1-15’ini karşılamaktadır ve göz sağlığı için gereklidir.Balığın besin değerini kaybetmemesi için birkaç kriteri göz ardı etmemek gerekir. Bunlar; mevsiminde, doğru pişirme yöntemiyle ve taze olarak tüketilmesidir.- Balığın gözlerinin parlak, derisinin gergin, parmak ile bastırıldığında izinin hemen kaybolması taze olduğunun göstergesidir. Pişirme yöntemlerinden buğulama, ızgara tercih edilmelidir. Eylül ayında kılıç ve sardalya; ekim ayında çipura, kılıç, levrek, lüfer, tekir, sardalya, palamut, orfoz, trança daha lezzetli olmaktadır.” (Kadir Sinici)
Düzenli bir şekilde haftada 2 kez balık tüketimi;- Doymamış yağ içeriğinden dolayı kolesterolü düşürür.- Kalp hastalıkları riskini azaltır. Özellikle içerdiği doymamış yağ asidi olan Omega-3 sayesinde vücutta oluşan inflamasyona (iltihaplanmayı) azaltır. Kan damarlarına verilen zararı azaltır, pıhtılaşmayı düzenler, düzensiz kalp atışını azaltır, trigliseritleri düşürürür, kan basıncını normalleştirir. Omega 3 yağ asidinden zengin balıklar; somon, göl alabalığı, ringa, sardalye ve ton balığı gibi yağlı balıklardır.- İnsan beyninin yaklaşık %60’ı yağ içermektedir, çoğunluğu omega-3 yağlardır. Deniz ürünü tüketimi ilerleyen yaşlarda oluşan demans, konsantrasyon düşüklüğü, Alzheimer gibi durumların önüne geçebilmekte veya yavaş seyrini sağlamaktadır.- İçerdiği A vitamini günlük ihtiyacın %1-15’ini karşılamaktadır ve göz sağlığı için gereklidir.Balığın besin değerini kaybetmemesi için birkaç kriteri göz ardı etmemek gerekir. Bunlar; mevsiminde, doğru pişirme yöntemiyle ve taze olarak tüketilmesidir.- Balığın gözlerinin parlak, derisinin gergin, parmak ile bastırıldığında izinin hemen kaybolması taze olduğunun göstergesidir. Pişirme yöntemlerinden buğulama, ızgara tercih edilmelidir. Eylül ayında kılıç ve sardalya; ekim ayında çipura, kılıç, levrek, lüfer, tekir, sardalya, palamut, orfoz, trança daha lezzetli olmaktadır.” (Kadir Sinici)