Nizamettin Okutan İstanbul’un Beyoğlu ilçesindeki meşhur o İstiklal caddesindeki bombalamanın görüntülerini izleyebildiniz mi, yüreğiniz buna dayanabildi mi bilmiyorum. İşte terör budur, işte katillik, budur, işte canilik budur. Hangi sebep, hangi iddia, hangi dava bu vahşeti haklı gösterebilir? Hiç, hiç ve yine hiçbir sebep, hiçbir iddia, hiçbir dava bu vahşeti, bu caniliği haklı gösteremez.Herhangi birisi öldürüldüğünde, üstelik böylesi bir terör olayına kurban gittiğinde aklıma hep yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’deki şu ayet gelir. Bakınız, Mâide Sûresi’nin 32. ayetinde ne buyuruluyor:"Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür. Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa sanki bütün insanları yaşatmıştır.”Bu ayetin en kısa özeti: Kim bir insanı öldürürse, sanki tüm insanları öldürmüş gibidir. Kim de yaşatırsa, aynen tüm insanlığı yaşatmış gibi olur.Dolayısıyla mesele Beyoğlu’ndaki bu caniliği, teröristliği, katilliği ve hele hele çocuk, kadın ve sivil katilliği binlerce, onbinlerce insanımızın katledilmesi ile binlerce kez tescil edilen ve ülkemizdeki Kürt kardeşlerimizin varlığını istismar eden PKK gibi bir terör örgütünün veya, IŞİD gibi yüce dinimizi kullanarak dinimizi sömüren bir katiller güruhundan hangisinin niye yapmış olabileceği meselesi değildir. Mesele bu kadar vahşiliği, bu kadar caniliği yapabilmiş olmaktır. Tüm insanlığı en az 6 kere öldürmektir.Bu caniliği planlamak, aylarca uygulamaya koymak! Bu nasıl bir ruh hâlidir ki, bu insanlar böylesine vahşileşebiliyorlar.Hemen aklıma, Kırgız yazar Cengiz Aytmatov’un Gün Uzar Yüzyıl Olur / Gün Olur Asra Bedel romanında anlattığı Mankurtlaşma olayı geliyor. Orta Asya’da eski yüzyıllarda insanların başlarına taze deve derisi geçirirler, deri kurudukça kafası sıkılır, beyni kaynar, bir hafta içinde buna dayanamayan kişiler ise ölürlermiş. Dayananlar ise, mankurtlaşırlar, kendisine denilen her şeyi en sadıkane bir şekilde yaparlarmış.Ben işte bu terör işine bulaşanları, terör işini düşünenleri hep böylesi bir ruh hâli içinde tasavvur ederim. Çünkü onlar sadece sahiplerinin dediklerini yaparlar. Neyi, niye yaptıklarını düşünmezler, sadece öldür denilirse, öldürürler; vur denilirse vururlar; patlat derslerse patlatırlar. Ama, arada bir fark var. O da mankurtların, masum ve mazur olmasına karşı, bu terörist katillerin hiçbir zaman masum ve mazur olmadıkları farkıdır.Yukarıda bahsettiğim ayeti anlamaya ne kadar da muhtacız değil mi?O yüzdendir ki, yine tekrar ediyorum, bu olayı kimin yapabileceği veya kimlerin yaptırabileceğinden ziyade, böylesine vahşi bir şekilde insan öldürmeye nasıl hazırlanabildiği meselesidir. İnsanların bu kadar acımasızca mankurtlaşması hatta gönüllü ve istekli bir şekilde mankurtlaşmasıdır.Ben hep şöyle düşünürüm: Kim eline silah alıp, bomba alıp bir kişi de olsa öldürmeye niyet ederse, yanı başında mutlaka herhangi bir ülkenin istihbaratçısı vardır. Bu hep böyle olmuştur. Zira o kişi, gönüllü mankurtttur ve mankurtlar her şeyi efendilerinin sahibinin isteğine göre yapar.Türkiye’deki kimi siyasi parti görünümlü partilerin önce bu mankurtluktan kurutulup, beyinlerindeki deve derilerini sökmeleri gerekiyor. Onun içindir ki, bunu bu örgüt yapmaz, yapamaz gibi laflar boşunadır.Allah’tan bu saldırıda hayatını kaybedenlere rahmet, ailelerine de sabırlar diliyorum.
Köşe Yazıları
Yayınlanma: 18 Kasım 2022 - 10:21
"Kim Bir İnsanı Öldürürse, Sanki Tüm İnsanları Öldürmüş Gibidir"
Nizamettin Okutan İstanbul’un Beyoğlu ilçesindeki meşhur o İstiklal caddesindeki bombalamanın görüntülerini izleyebildiniz mi, yüreğiniz buna dayanabildi mi bilmiyorum
Köşe Yazıları
18 Kasım 2022 - 10:21
İlginizi Çekebilir