DOKU Derneği Y.K. Başkanı Göksal Çidem, Biyosfer Rezerv alan, Turizm bölge planı, Doğa Turizmi Master planlarının acilen uygulanmaya konulması gerektiğini dile getirdi.Istrancaların korunması gerektiğini her seferinde vurguladıklarını belirten DOKU Derneği Y.K. Başkanı Göksal Çidem, “Taşı sıksan suyu çıkar diye bir deyim vardır. Aslında taşı sıkınca değil, dağı taşı patlatınca suyu çıkıyor. Bu su yeraltı suyu. Bir başka deyim ise “İşin suyunu çıkardılar” denir. Bu deyimin Istrancalar için farklı yeri var. Dağı suyunu çıkardılar demek daha doğru. Madencilik faaliyeti adı altında yapılan faaliyetler sonucu, bir çok yerde yeraltı suyu ortaya çıktı. Kirlendi. Oysa ki Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, Trakya’da yer altı sularının yüzde 85'i tükendi. Trakya'da yer altı sularının alarm verdiğini belirterek, Yani bu tüketim biçimiyle yer altı su seviyesinden artık istifade edilemeyecek noktaya geleceğiz, bu kaçınılmaz. Dolayısıyla yer altı suyu alarm veriyor" Diyor. Istranca dağları son buzul çağını yaşamadığı için, Kırklareli il sınırları içinde 2117 bitki türü ve 2062 hayvan türü olmak üzere toplam 4179 tür canlı tespit edilmiştir. Kırklareli ilinin biyoçeşitlilik zenginliğinin başlıca nedenleridir. Istrancalar bu nedenle çok ama çok önemli bir doğal varlığımızdır. Istrancaları 1/3 BG de 2/3 TR de. Bulgaristan Istarnca Park Alan 1161 Km2. Biyosfer rezerv alanıdır. Dağ'ın Bulgarlar için “yaşayan ve yaşatılması gereken hazinedir. 1970 km2 Türkiye tarafı “ Her yıl 24 Ocak ta Dağın biyosfer rezerv alanı ilan edilmesini kutluyorlar. Kutlama çocuklar ile yapılıyor. Bu yıl da ilkokul çocukları ile Istranca Tabiat Parkı 27. yaş gününü kutladılar. Bulgaristan topraklarında en büyük korunan olan Istrancalar çocuklara “ Canlı ve sağlıklı olmak için, dağımızı, doğamızı sevin ve sevginizle onu onurlandırın” deniyor. Aynı gün sınırın diğer tarafında Istrancaların korunmasının 27 yılını kutlarken, Bizim tarafta ne mi oluyor.? Hava şartlarının olumsuzluğu olmasaydı, Istrancaları Koruköy ve Kuzulu köyleri tarafında patlatmalı kalker ve mermer ocakları için açılan davaların keşif ve bilirkişi incelemesi yapılacaktı. Hava muhalefeti nedeniyle ileri bir tarihe ertelendi. İki ülkenin Istrancalara nasıl baktığı, nasıl koruduğu ise Siyah-Beyaz kadar farklıdır. Bazı durumlara akıl sır erdirmek mümkün değil. Bir ülkede kanun sana bana göre değişir mi? Ama bizde değişiyor işte. Bir örnekte Arnavutluk’tan verelim. Arnavutluk’tan örnek karar. 10 yıl ağaç kesimi yasaklandı. Arnavutluk, ülkede 10 yıl boyunca ağaç kesilmesini yasaklayan yasa tasarısını onayladı. Yasayı ihlal edenleri 10 yıla kadar hapis cezası bekliyor. 25 yılda yarı yarıya azalan Arnavutluk ormanları 1990’larda yüzde 51'ni kaplarken şu an bu rakam yüzde 25'lerde.”dedi. Istrancalar ile ilgili planların derhal uygulanması gerektiğini aktaran Çidem, “Istrancalar tarihi, kültürü, ormanı, toprağı, suyu, havası, yaban hayatı, doğal ve sosyal yaşamı ile en değerli hazinemizdir. Geleceğe bırakılacak en değerli mirastır. Mirası korumak geleceğe bırakmak için yerelde seçilmiş meclisler ve atanmışlar bilimsel ve hukuksal gerçekleri göz ardı etmeden milyonlarca yıllık bu doğal mirası korumak zorundadırlar. Bilim ve hukuk dikkate alınmalı. Yerelde yaşayan paydaşların, STK’ların görüşleri alınmadan karar verilmemelidir. Yapılacak planlamalar bilimsel ve hukuksal temeli dayanmalı, yerelde yaşayanların sosyal ve kültürel varlıklarının sürdürülmesini sağlamalıdır. Istrancalar, İstanbul’un nefes borusudur. İstanbuldaki barajları dolduracak suyun geldiği yerdir. TV Hava durumlarında önceki yıllarda sık duyduğumuz “Balkanlardan gelen serin ve YAĞIŞLI HAVA yurdu etkisi altına alacak” deniyor. İstanbul’un havasının ve suyunun kaynağı Istrancalardır. Kuzeye akan derelerimiz yıllar önce İSKİ ye devredildi ve bunların üzerine barajlar yapıldı. Kazandere ve Pabuçdere yapılınca ne oldu? İstanbul’a su gitti. Ancak denize akan derelerin taşıdığı besinlerle balık tarlası olan dere ağızları besin gelmeyince balık azaldı. Barajlar yapılınca tarım alanları daraldı. Tarım bitti. Hayvancılık azaldı. Kıyıköy’de tarım ve hayvancılık bitti. Balıkçılığa yöneldi yaşayanlar. Balıkta azalınca Karadeniz’in uzak noktalarına açıldılar. Aslında plansız yapılan yatırımlar yapıldıkları bölgede ki doğal ve sosyal yaşamı nasıl zora sokuyor bunun en büyük örneği Trakya’dır. Istrancalardır. Ergene ve havzasıdır. Suçlu kim? Hepimiz suçluyuz. Gelecek nesillere yaşanacak toprak, içilecek su bırakmadık. Başkasını suçlamakla da kurtulamayız. Ne yazık ki slogan atmakla da kurtulmuyor. Çözüm? Karar vericiler tarafından hazırlanan ulusal ve uluslar arası plan ve projeler onaylansa, en azından bundan sonra ki tahribat duracak ve azalacak. Turizm bölge planı 10 yıldır onaylanmayı bekliyor. Biyosfer Rezerv alan ilanı 12 yıldır bekliyor. Dünyanın 3. Büyük longozu RAMSAR kapsamına alınacaktı. Vazgeçildi. 10 Yıldır hala bekliyor. O kadar çok plan yapıldı ki, GEF II, Biyosfer Rezerv alan, Turizm bölge planı, Doğa Turizmi Master planı. Planlar uygulanmayacaksa neden yapıldı? Yetkililere bir kez daha düşünün demiyoruz. Çünkü siz düşünürken kalanlar da yok oluyor-olacak. Yıllardır bekleyen projeleri, gelecek nesillerin yaşayabileceği bir dünya bırakmak için bir an önce onaylayın bekledikçe de ormanlarda dinamitler patlıyor. Sular kirleniyor. Orman ve su varlığımız azalıyor. Geçmişten bize kalanı miras olarak görüp, mirasyediliğe devam. Miras değil de, gelecek nesillerin emaneti olduğunu anlarsak ve Emanete ihanet etmekten vazgeçersek, işte o zaman geleceğe bırakacağımız onların yaşamları ve hayatlarıdır. Gelecek nesillerin yaşam alanlarını yok etmeye hakkımız yok. Onlar bunu hak etmiyor. Bugün ÇED raporları ile hak gördüklerimiz, aslında yarınlardan çaldıklarımızdır. Çalınan gelecek nesillerin hayatlarıdır.”cümlelerini kullandı.
Edirne
Yayınlanma: 27 Ocak 2022 - 11:08
Göksal Çidem, "Planlar uygulanmayacaksa neden yapıldı?"
DOKU Derneği Y
Edirne
27 Ocak 2022 - 11:08