Yasemin Ertaş, "Dünyanın hiçbir yerinde kadınlar yalnız değildir"

 

 

Fırat Çakır

Dünyanın gözünün üzerinde olduğu Afganistan’da yaşananlar ile ilgili Kırklareli Kadın Dayanışması Grubu tarafından Öğretmenevi önünde basın açıklaması yapıldı.

Basın açıklaması Kırklareli Kent Konseyi Başkanı Yasemin Ertaş tarafından okunurken, Afgasnistan’da yaşayan kadınların yalnız olmadığı vurgulandı.

Kırklareli Kent Konseyi Başkanı Yasemin Ertaş, yaptığı basın açıklamasında, “Afganistan’da yaşanan kaosu, başta ABD olmak üzere tüm emperyalist ülkelerin çıkar paylaşımı nedeniyle ,Taliban eliyle yaşatılan şiddeti ve katliamları kınıyoruz. El Kaide, İşid , Taliban gibi ortaçağa ait , hiçbir insani değeri olmayan sadece kendi yarattıkları din uğruna ,insanları dizayn eden tüm bu ilkel yapıları aslında kimlerin ortaya koyduğunu biliyoruz. Nasıl ki El Kaide’yi ,İşid’i  Amerika yaratmıştı ,Taliban için de bu böyle. Amerika dünyanın her yerinde anti-kominizm kapsamında yeşil kuşak projesini devreye soktu . 1979'da başlayan iç savaşta Sovyet işgaline karşı savaşan gruplardan biriydi Taliban. 80'lerde Amerika Birleşik Devletleri'nin desteğiyle Sovyet güçlerine karşı savaşanlara Mücahit deniyordu. Mücahitlerin içinden çıkan bu grup, daha sonra "talebe"nin çoğul hali olan "Taliban" ismini aldı.”dedi.

Afganistan’da kadınlara yapılanların kabul edilemez olduğunu vurgulayan Kırklareli Kent Konseyi Başkanı Yasemin Ertaş, basın açıklamasında, şunları kaydetti: “Yani bugün Taliban’ı ‘Amerikan işgaline karşı direnenler ‘olarak görüp destekleyen Başta Vatan partisi gibi yapılar fena halde yanılıyor. Zira Taliban Büyük Orta Doğu Projesi mimarı Amerika’nın piyonundan başka bir şey değil, ona verilen görevi yerine getiriyor. Yoksa zaten 60-70 bin kişilik ordusu olan bir güruhun koca ülkeyi, tüm tahminlerin ötesinde elde etmesi mümkün değil ki. Kabil’in düşmesi aylarla ifade edilirken Amerika ‘Kabil her an düşebilir ‘açıklamasını yaptıktan 8 saat sonra Kabil teslim edildi. Görülüyor ki hazırlanan plan hızlı bir şekilde uygulanmakta. Yani Taliban Amerika’ya karşı, dinini savunan, inançlı mücahitler olmadığı gibi Ayasofya eski imamı Boynukalın’ın büyük bir destekle sahip çıktığı ve belirttiği gibi ‘Vatan savunan Kuvayi Milliyeciler ‘gibi de değildir. Bunu söylemek en hafif deyimle hadsizliktir. Kınıyoruz. Kuvvayi Milliyenin yürekli insanları kendi halkının kız çocuklarına ve kadınlarına mal muamelesi yapmadı, ganimet olarak almadı, onları insanlık dışı muamelelere maruz bırakmadı tam tersine bu kadın ve çocukları korumak adına, vatanlarını korumak adına ölümü göze aldılar. Kıyaslamak bile abes. Dünyanın gözü önünde yaşanan, bir ülkenin paramparça ve karanlığa mahkum edildiği bu süreci  Batılı, gelişmiş ülkeler seyrediyor ,oluşmasını birlikte hazırladıkları bu kaosu nasıl kar ederim- çıkar sağlarım mantığıyla izliyorlar .Tüm bu ülkelerin tek istediği kendi ülkesindeki insanların yaşam koşulları değişmeden dünyanın diğer yanında kalan ülkeleri talan etmek…Çin derhal Taliban’ı tanıdı ,Gelişen Çin  ,Afganistan’ın yer altı kaynaklarından lityuma gözünü dikmiş ve kendisi için bunu bir fırsat görmüş durumda.Komşu ülke Pakistan zaten başından beri maddi manevi Taliban’ı destekleyerek yanında zayıf bir Afganistan oluşturma peşinde ,Bir başka komşu Hindistan daha önce su nedeniyle sorun yaşadığı Afgan Hükümeti yerine Taliban’la anlaşmayı tercih etti Taliban’ın ilk yaptığı şey barajları patlatmak oldu. AB ‘kaçanlar komşu ülkelere ve Türkiye’ye gitsin-ki bu arada Türkiye Afganistan ‘dan 3000 km uzakta-biz gerekirse Türkiye’yle görüşürüz ‘diyor, tek dertleri oradan kaçanların Türkiye’de tutulması ve kendi ülkelerine bu insanlık dramının sıçramaması. Türkiye de tabi bu paylaşımda yer almaya çalışıyor, Mehmetçiğin canı pahasına Kabil Havaalanı güvenliğini biz sağlayalım diye ısrarcı oluyor, Taliban’la dini anlamda ortaklıklarımız var diye açıklamalar yapılıyor, Devletin cumhurbaşkanı ‘görüşüyoruz, gerekirse ben de görüşürüm, bu diplomasidir ‘diyor karşısındakinin diğer ülkelerce terör örgütü kabul edildiğini görmezden gelerek. Bu açıklamaları asla kabul etmiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin Taliban’la hiçbir yakınlığı olamaz ve Ortaçağa ait bu insanlık dışı örgütle Türkiye Cumhuriyetini temsil eden cumhurbaşkanı görüşemez. Yani gördüğümüz büyük Şair Nazım Hikmet’in sözleriyle Büyük insanlık izliyor. Büyük İnsanlık, insan hakları savunucuları, bu konuda ahkam kesen, standartlar belirleyen ülkeler Taliban’ın özellikle kadın ve çocuklara dönük insanlık dışı her muamelesini susarak da olsa destekliyor. Taliban 1996'da başkent Kabil'i ele geçirdiği zaman hızla kadınların günlük hayatta özgürlük alanını daralttı. Kadınların yanında bir erkek olmadan, saçlarını ve bedenini saklayacak şekilde tamamen örtünmeden evden çıkması, siyasete atılması ya da kamusal alanda konuşması yasaklandı. Müzik başta olmak üzere sanatın her alanı tamamen yasaklandı. Sağlık çalışanlarının tamamen erkeklerden oluşması nedeniyle  kadınların sağlık hizmetlerine erişmeleri de mümkün değildi.En basit rahatsızlıklar kadınlar için ölüm nedeniydi. Hatta evinde erkek yaşamayan birçok kadın dışarı çıkamadığı için açlıktan öldü. Kadınlar, Taliban'ın şeriat yasaları uyarınca günlük hayatta her alanda acımasız cezalarla karşı karşıya kalıyordu. Burkasının altında vücutlarının en ufak bir kısmı görünse dahi kadınlar sokak ortasında kırbaçlanabiliyor, okula gitmek isteyen bir kız çocuk dayak cezası alabiliyordu. Zina ile suçlanan kadınlara verilen ceza ise sokak ortasında taşlanmaktı. Taliban savaşçıları 1996'da oje süren bir kadının başparmağının ucunu kesmişti. Kadınlar ve kız çocuklarına yönelik şiddet ve cinsel istismar da çok yaygındı. ABD'nin işgali sonrası 2001'in sonuna gelmeden Taliban artık ülkede gücünü kaybetti ve bunu takip eden yıllarda kadınların günlük yaşamında bazı özgürlüklerin önü açıldı. Burka zorunluluğunun kalkması ile Taliban ve diğer muhafazakar grupların kısmen kontrolü devam ettirdiği yerler dışında, kadınların tamamen örtünmeden sokağa çıkması mümkün oldu. Okullar yeniden kız çocuklarına kapılarını açtı. Kadın-erkek eşitliği kapsamında yasal değişikliklere gidildi. 2003'te kadınların hakları Anayasa'da güvence altına alınırken, 2009'da Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele kanunu getirildi. Kadınlar çalışma hayatı ve siyasette de daha görünür oldu. Daha sonraki süreçte kadınlar emniyet ve orduda işe alınmaya başladı. Bakanlıklar, büyükelçilikler ve valiliklerde üst düzey pozisyonlara yükselen Afgan kadınlar, ülkenin geleceği için kritik meselelerde söz sahibi olmaya başladı. Son olarak Fawzia Koofi, Afgan hükümetinin Taliban ile barış müzakerelerinde aktif rol aldı. Dünya Bankası verilerine göre, 2020 itibarıyla Afganistan Meclisi'nde kadın milletvekillerinin oranı yüzde 27. İdi.       Şimdi kadın ve kız çocukları , kazandıkları tüm bu hakları tamamen kaybetmekle karşı karşıya.Her ne kadar Taliban daha ılımlı sinyaller verip  kız çocukları okuyabilecek ,kadınlar evden yalnız çıkabilecek ,kadınlar öğretmen ve doktor olabilecek gibi ilkel düzeyde ama kimilerine göre oldukça ilerici özgürlükler sunsa da uygulamada Taliban’ın yaptıkları bunların bile gerçekleşmeyeceğini somut olarak bize gösteriyor.Taliban iktidarı ele geçirmesinin üzerinden 24 saat geçmeden ülkenin her yerinden, 15 yaş ve üzeri tüm kız çocukların kendilerine verilmesini istedi, bu kızlar savaşçılara verilecek ,hayatları boyunca tecavüze ve şiddete maruz kalacaklar, sürekli çocuk doğurmaya zorlanacaklar ve bu çocuklar da cihatçı olarak yetiştirilecek.Şu an elde edilen bilgiler gösteriyor ki aileler kız çocuklarını öldürüp bu eziyeti yaşamalarını engellemeye çalışıyor yine ülkenin birçok yerinde kadınlar intihar ediyor ve ‘Taliban’a köle olmaktansa ölmek daha şereflidir’ diye mesaj gönderiyorlar dünyaya. Irk ya da din temelli ülkelerini dizayn etmeye çalışan Taliban gibi zihniyetler bunu büyük bir korku yayarak,sürü psikolojisi oluşturarak ve en önemlisi umutları yok ederler yaparlar.Bugün Afganistan’da  kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere halk umudunu kaybetmiş durumda.Tüm dünyanın sessizliği ve örtülü desteği de bunu pekiştiriyor. Ortadoğu’nun yıllardır süren ve sürecek olan bu kanlı dağıtım pazarlıkları , bize gösteriyor ki laik ,demokratik bir cumhuriyet inşa etmezseniz ,bilimsel ,laik,demokratik bir eğitimi zorunlu ,etkin hale getirmezseniz emperyalist devletlerin oyunlarının bir parçası olursunuz.Buradan bir kez daha Mustafa Kemal Atatürk’ün ne kadar ilerici bir bakışa sahip olduğuna  vurgu yapmamız lazım .Mustafa Kemal 1937 yılında yani ölümünden 1 yıl önce anayasamıza Laiklik maddesini eklettirmiştir.Bugün 2021 yılında bu adımın ülkemiz ve biz kadınlar için ne kadar önemli olduğunu  bir kez daha anlıyoruz.Laiklik devletlerin herhangi bir dinin kurallarıyla yönetilmesini engeller, böylece o ülkede yaşayan her din ,inançtan ya da inançsızlıktan tüm bireylerin hakları eşit korunur.Her ne kadar ülkemizde de bu konuda sorunlar varsa da özellikle kadın hakları konusunda ,biz kadınlara dini kurallarını kendilerine göre yorumlayıp fetvalar dizmeye çalışan kişi ve tarikatlar varsa da Türkiye ‘de kadınlar asla laiklikten vazgeçmez .Dünyada yaşananlar da bize laik ,demokratik bir Türkiye’den asla taviz verilemeyeceğini gösteriyor. Biz Kırklareli Kadın Dayanışması olarak Afganistan’daki kadın ve kız çocukları kaderlerine terk edilmesin diye çağrı yapıyoruz. Biz kadınlar sadece ülkemizde değil, dünyanın neresinde olursa olsun kadın ve çocukların şiddete uğramasını, tecavüzleri ,katliamları kabul etmiyoruz.Dünyadaki tüm insan hakları savunucularını ,aktivistleri  Afganistan kadınının  sesi olmaya çağırıyoruz.Başta kendi yöneticilerimiz olmak üzere ,dünyayı yöneten siyasilere sesleniyoruz siyasal İslam ,Taliban gibi radikal yapılar kontrol edilemez bugün çıkarlarınıza hizmet için kullandığınızı düşündüğünüz bu yapılar gün gelir sizi yine aldatır .Tüm insanlığa sesleniyoruz artık insani değerleri ön plana alan ,insan hayatını parayla ölçmeyen ,doğaya ,diğer yaşamlara –hayvanlara-kısaca tüm canlılara saygı duyan ,değer veren, bunları korumak için kanunlar koyan, laik ,sosyal, demokratik ,hukuk devletlerinin yönetimlerini hak ediyoruz.Artık tüm insanlık olarak ,emperyalist amaçlarından sıyrılmış,dünyaya barış sunacak, kadın-erkeği yaşamın her alanında eşit gören partilerin iktidar olmasını sağlamalıyız.Afganistan’da insanlık suçu işleniyor. Afganistan’daki kadınlar için ses çıkaralım. Kadınlar yalnız değildir. Herkesi harekete geçmeye çağırıyoruz.”