Ana Sayfa Gündem, Kırklareli, Politika, Siyaset 4 Kasım 2016 1070 Görüntüleme

Vekil Gündoğdu, gündemi değerlendirdi

HABER MERKEZİ

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu, Türkiye gündemine dair açıklamalarda bulundu. CHP Kırklareli İl Başkalığı tarafından düzenlenen Çarşamba Toplantısı’nda konuşan Gündoğdu, FETÖ Soruşturmaları’nı yakından takip ettiklerini belirterek;

“ Genel Merkezimizde bu konuda özel çalışma birimi oluşturduk, milletvekillerimiz ile birlikte hukukça arkadaşlarımız soruşturmaları, görevden almaları, ihraçları yakından takip ediyorlar. Anlayışımız gereği insan hak ve hürriyetleri kapsamında suçluların adil yargılanma ilkesinden faydalanması ve mağdurların oluşmaması, haksız yere tutuklamalar, işten çıkarılmalar ve görevden almalar yaşanmaması için yoğun bir şekilde mücadele ediyoruz.  Mağdurların sayısı her geçen gün artıyor ve inanılmaz dramlar yaşanmaya başladı. Suçun şahsiliğinden uzaklaşılarak aile boyu cezalandırmalar, seyahat kısıtlamaları, maaş kesintileri, görevden men edilerek ömür boyu mesleğini yapamama durumunda kalmış binlerce kişiyle karşı karşıyayız. İnsanları ömür boyu mesleğinden men etmek aile boyu açlığa mahkûm etmek vicdana sığmayan davranışlardır. Bizler hükümete ve bu soruşturmayı yürüten yargı mensuplarına şunu söylüyoruz, öğrencileri, öğretmenleri, bankadan havale yapanları, çocuğunu dershaneye, okullara gönderenleri, garibanlara eziyet etmeyin, onları mağdur etmeyin diyoruz. Öncelikle sorgulanması ve yargılanması gerekenler kimler onları tespit edin. Kim onlar; Türkiye’yi adım adım darbeye taşıyanlar, darbe ortamını hazırlayanlar, darbe planlarını yapanlar, darbenin bir şekilde içinde olanlar, darbeye katılarak eline devletin silahını alanlar, o silahları millete çeviren hainleri, alçaklardır. Öncelikle sorgulanması ve en kısa sürede en ağır şekilde cezalandırılması gerekenler onlardır.”

* “Ekonomi iyi gitmiyor”

Türkiye Ekonomisinin iyiye gitmediğini iddia eden Gündoğdu şöyle devam etti; “Ekonomi iyi gitmiyor çünkü devleti kimin yönettiği belli değil. 34 vilayette 158 iş dünyasının önemli insanlarına soru soruyorlar. Soru şu: “Size göre orta ve uzun vadede yapılması gereken yapısal reformlar nelerdir?” Yüzde 75,3’i adaletin kalitesinin artırılması ve hızlandırılmasını istiyor yani yüzde 75’i diyor ki bu memlekette adalet yok, önce adaleti tesis edin. Yani iş dünyası, ülkede ekonomik istikrar ve büyüme için önceliğin adaletin tesis edilmesidir diye haykırıyor. Birinci altı aydaki büyüme hızı da 4’ün altına inmiş, 3,9 olmuş; ekonomide sorun yok diyorlar ama ne yazık ki ürkütücü tablo karşımızda duruyor. İşsiz sayısı rekor düzeyde 354 bin kişi artmış. Normal hesaplara göre 3 milyon 324 bin işsizimiz var, fakat, İş bulamadığı için iş gücü piyasasından çekilmiş yani umudunu yitirmiş ve iş verirseniz ben çalışırım diyenleri bu rakamlara dahil edersek toplam işsiz sayısı 5 milyon 874 bin sayılarına ulaşmakta. Genç işsizlerimizin sayısı yüzde 19,8 olmuş. Yani, iş arayan her 5 gencimizden 1’ine iş veremiyoruz. Avrupa Birliği standartlarına göre Türkiye’deki yoksul sayısı 16,7 milyon kişi, yani 17 milyon kişi yoksul. AKP Hükümetleri 14 yılda ülkeyi ekonomik çıkmaza sürüklemiştir. Ekonomide sorun yok diyenlere sormak gerek, her 5 kişiden 1’inin yoksul olduğu, iş arayan gençlerimizden yüzde 20 sine iş veremediğimiz bir düzende mi sorun yok diye.? Yoksulluk ve işsizlik tırmanıyor, adalet ve hukuktan hızla uzaklaşıyoruz. Hükümetin ve yönetimin temel görevi; halkı mutlu etmektir, memlekete huzuru getirmektir, dertlere derman olmak, adaleti ve hukuk sistemini hakim kılmak, herkese iş vermek, can güvenliğini sağlamak terörü en alt düzeye indirmektir. Amaç huzurlu bir Türkiye olsun, anneler gülsün, çocukları iş gücü sahibi olsun, çiftçi, esnaf memnun olsun hayatından, ürettiği ürünün karşılığını alsın, yaşadığı yerde adaletin varlığına inansın…

* “15 Temmuz gecesi darbeye parlamentoda hep beraber karşı çıktık”

15 Temmuz gecesi darbe girişimine parlamentoda tüm Milletvekilleriyle karşı çıktıklarını belirten Gündoğdu; “15 Temmuz gecesi darbeye parlamentoda hep beraber karşı çıktık. Parlamento yani bu Meclis kendi tarihinde çok önemli bir gelişmeye imza attı. Grubu olan dört siyasi parti oturduk bir bildiri hazırladık. Dört siyasi partinin genel başkanları bu bildiriye imza attılar, yetmedi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı da imzaladı. Bildirinin bir bölümünde hep birlikte parlamenter sistemi yücelttik kazanımlarını sıraladık, gurur duyduk, onur duyduk. Meclisimiz tek yürek, tek vücut olarak büyük bir cesaretle darbeye karşı haysiyetli bir duruş sergilemiştir. Darbecilere gereken cevabı, dünyaya da gereken mesajı vermiştir. Yani demokratik parlamenter sisteme sahip çıkan bir Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğunu tüm dünyaya ilan ettik. Böyle bir süreçten sonra Yenikapı Ruhu başlatılmış ve iç barışa zarar verecek unsurlar ortadan kaldırılmış ve özlem duyulan toplumsal dayanışma sergilenmiştir. Sınırlarımızda yaşanan olağanüstü hareketlilik, Suriye ve Irak’ta yaşanan gelişmeler, şehirlerimizde süre gelen terör olayları, başta FETÖ olmak üzere bir den fazla içte ve dışta terör örgütleri ile mücadele ederken MHP ve Hükümet yetkilileri başkanlık sistemini öncelik olarak belirlemiştir. Bugün dünyada ekonomisi gelişmiş 20 ülkeye baktığımız zaman bunun 17’sinde parlamenter sistem var, 1’inde doğrudan demokrasi var, 2’sinde de başkanlık sistemi vardır. Ekonomisi en kötü durumdaki 20 ülkeye baktığımız zaman, 14 tanesinde başkanlık sistemi var, 5 tanesinde yarı başkanlık sistemi var, 1 tanesinde de parlamenter demokrasi var. Şimdi, yıllardır parlamenter sistemi güçlendirmek ve geliştirmek bir yana, parlamenter sistemi paramparça etmek için her türlü yasal ve anayasal ihlalleri yapan Cumhurbaşkanı 14 yıldır yaşanan tüm sıkıntıların sorumlusunu sisteme çıkararak başkanlık sistemini bir kurtuluş, refah, zenginlik olarak sunmaktadır. Sanki Başkanlık sistemi gelecek, bir daha darbe girişimi yaşanmayacak, ekonomik sorunlar çözülecek, adalet ve hukuk egemen kılınacak, terör bitirilecek, barış ve kardeşlik mutluluk gelecek. 14 yıllık başarısızlıklarının sorumlusu parlamenter sistemmiş gibi algı yaratmaktadırlar. Bu algıya teslim olmadan cumhuriyetin temel değerleri üzerinde yeşeren ve gelişen parlamenter sistemi koruyup geliştirmek ve güçlendirmek için mücadelemiz devam edecektir.

* “Dış politika milli olmak zorundadır”

Konuşmasının son bölümünde dış politikaya değinen Gündoğdu, Dış politikayı kapalı kapılar ardında oluşturulmasına izin vermeyeceklerini belirterek şöyle devam etti; “Dış politikayı kapalı kapılar ardında oluşturulmasına izin veremeyiz. İktidarıyla muhalefetiyle birlikte hareket etmek zorundadır. Türkiye’nin ortak ses çıkarması gerekir dış politika konusunda. Orta Doğu’daki gelişmeler konusunda bugüne kadar hükümet yetkilileri Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni sağlıklı bilgilendirmemişlerdir, en büyük hatalardan birisi odur. Dış politikada konuşacaksa Başbakanın konuşması lazım, Dışişleri Bakanı’nın konuşması lazım, Cumhurbaşkanı en son konuşacak kişi olmalıdır. Ama önce Cumhurbaşkanı konuşuyor. Başbakan konuşmuyor, Dışişleri Bakanı konuşmuyor. Bugün dış politikanın en sıcak günlerinden geçerken nedense biz dışişleri bakanının hiç sesini duyamıyoruz. Adeta en etkin olması gereken bakanın sesi çıkmıyor, oda bizim gibi Cumhurbaşkanı’nı dinlemekten başka bir şey yapmıyor. Dış Politikayla ilgili hedefleri kim belirliyor? Sayın Cumhurbaşkanı. Sayın Cumhurbaşkanı’nın sorumluluğu var mı? Anayasa’ya göre yok. Sorumluluğu olmayan birisi sorumluluk üstlenilmesi gereken bir konuda konuşabilir mi? Demokrasilerde konuşamaz.”

Yorumlar (Yorum Yapılmamış)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Tema Tasarım | Osgaka.com