Eski Kırklareli Valisi Kemal Önal ‘ dan Kırklareli halkına selam var… İlk valilik görevini Kırklareli ilinde yapan Kemal Önal, gazetemiz aracılığı ile “Bende çok özel bir yeri var” dediği Kırklareli i
Eski Kırklareli Valisi Kemal Önal ‘ dan Kırklareli halkına selam var…
İlk valilik görevini Kırklareli ilinde yapan Kemal Önal, gazetemiz aracılığı ile “Bende çok özel bir yeri var” dediği Kırklareli ili ve halkına selamlarını iletti.
Şenol GoncagülÖzel HaberEski Kırklareli Valisi Kemal Önal, Yeşilyurt Gazetesi aracılığı ile Kırklareli halkına selamlarını iletti.ÖNAL: “BENDE ÖZEL BİR YERİ VE ÖNEMİ VAR”Bürokratlık görevlerinin ardından, ilk valilik görevine atanarak, Kırklareli iline gelen Kemal Önal, Kırklareli halkı tarafından kısa zamanda sevilen bir isim haline geldi. Telefon ile görüştüğümüz Kemal Önal :”Kırklareli benim için çok özel ve önemli bir il dir. Güzel dostluklarımız ve hizmetlerimiz oldu. Güzel dostlar biriktirdik. Kırklareli ‘ den ayrıldıktan sonra da, il ile ilgili gelişmeleri sürekli takip ettim.Yerel basınımız ile de örnek bir diyalog içinde olduk. Gazeteniz aracılığı ile tüm bölge halkına selamlarımı iletmenizi istiyorum” dedi.KİTABI BÜYÜK İLGİ VE BEĞENİ GÖRDÜ Kemal Önal tarafından kaleme alınan ve büyük ilgi ve beğeni gören kitabından bir kesit şu şekildedir;"Ne olduğunu gerçekten anlayamadık"Kırklareli’nde hayat normal seyrinde devam ediyordu.Günün telaşı bitmiş gecenin sakinliğinde hem dinlenmiş hem de bir sonraki günün planını yapmıştım. Ancak her şey insanın planlandığı gibi olmuyor. Bazen tatlı sürprizler, bazen de umulmadık can sıkıcı olaylar ve yine bazen de umulmadık felaketler bu planları alt üst edebiliyordu.“DEPREMLERE ALIŞIKTIM”O gece de o felaket dolu gecelerden biriymiş. Büyük bir sarsıntı ile uyandığımda önce birinin yatağı sallamakta olduğunu düşündüm. Bunun olamayacağını anladığımda sallantının geçmediğini fark ettim. Çocukluğum İzmir’de geçtiği için depreme alışıktım. Rahmetli annem zelzele oluyor diye kardeşimle beni sarsarak yataktan kaldırır battaniyelere sarılarak en güvenli yer olarak düşündüğümüz sokak kapısının önüne çıkar geceler boyu orada otururduk. Gün başlayınca hayat nispeten normale döner, gecenin karanlığı basınca tüm komşular yine kapı önünde sabahlardık. Bunların ufak sarsıntılar olduğunu sonraları anladık.Yatağın kenarına oturmuş sarsıntının geçmesini bekliyordum. Geçmek bilmeyen sarsıntı sonunda yatak odasındaki gömme gardırobun kapıları da açılıp kapanmaya başlayınca kalkıp dikkatli bir şekilde koridora çıktım. Alt salon yukarıdan net şekilde görülüyor, sarsıntının şiddetinden salonun tavanından aşağıya doğru sallanan çok büyük avizenin bir sarkaç gibi gidip geldiğini görüyordum. İşte o zaman vahametin büyüklüğünü anladım.“KENDİMİ VALİ KONAĞININ BAHÇESİNE ATTIM”Ne kadar süre geçti bilemiyorum. Ama bitmek bilmeyen sarsıntı nihayet durdu. Evde yalnızdım. Eşim o gün Ankara’ya dönmüştü. Çocuklar da Ankara’daydı. Süratle üzerime bir şeyler giyip kendimi Vali Konağının geniş bahçesine attım. Kapıdan çıktığımı gören koruma noktasındaki polislerim yanıma koştular. Renkleri sapsarı benim nasıl olduğumu soruyorlardı. Şoktaydılar. İki yaşındaki Alman Kurt köpeğim Marko havlıyor ve neredeyse paçalarımdan çekerek beni binadan uzaklaştırmaya çalışıyordu.Sonradan öğrendim, depremin başlamasından önce çıkması yasak olan merdivenlere tırmanmış ve patileriyle devamlı kapıyı dövüyormuş. Bunu gören korumalarım alışık olmadıkları bu sahneye pek anlam verememişler. Korumalarıma telsizle yakın çevreden, telefonla da Ankara’dan haber almalarını istedim. İyi bir tesadüf İçişleri Bakanlığı nöbetçi memuru ile temas kurduk. Kocaeli merkezli büyük bir deprem olduğunu söyledi. Telsizle ilçeler ile temasa geçtik. Alabildiğimiz ilk bilgilerden Kırklareli’nde şimdilik büyük bir hasar olmadığı anlaşılıyordu.O arada başta Emniyet Müdürü ve Jandarma Alay Komutanı ve Tugay Komutanımız olmak üzere çalışma arkadaşlarım Vali Konağına gelmişlerdi. Konağın hemen giriş kapısının yanında değişik bir mimari örneği olduğunu o günden sonra anladığım ve çalışma odası olarak kullandığım bölüme arkadaşlarımı aldım. Tek katlı olarak planlanmış ve çıkması çok kolay olan bu bölüm bu şartlarda çalışılabilecek en uygun mekândı. Hepimiz ayrı ayrı kanallardan bilgi almaya uğraşıyorduk. Bakanlıkla görüşmemden sonra hemen Ankara’da olan eşimi aradım. Onlar da depremin şiddetini görüp kendilerini evin önündeki arabamıza atmışlar.“VALİLİĞİN BÜTÜN IŞIKLARINI YAKMALARINI İSTEDİM”Güvende olduklarını öğrenince içim rahatladı ve işime döndüm. Bir süre sonra da Ankara ile haberleşmemiz kesildi. İlk emir olarak Valilik binasının bütün ışıklarını yakmalarını arkadaşlardan istedim. Bunu tamamen psikolojik bir tedbir olarak düşünmüştüm. Devletin iş başında olduğunu görmek vatandaşlara güven ve cesaret verecekti. Nitekim öyle de olduğunu sonradan gördüm.Arkadaşlarla birlikte konağın yakınındaki Vilayet binasına gittik. Meydan tamamen arabayla dolmuştu. Arabalarına doluşmuş vatandaşlar sessizce oturuyor başlarına gelen felaketin değerlendirmesini yapıyordu. Büyük bir şok içinde olduklarını görüyordum. Devlete güvenin bir simgesi idi bu durum. Geldiğimizi gören vatandaşlarla kısa sohbetler yaptık. En büyük sıkıntı haberleşmedeki aksamaydı. Radyo ve telsiz çevrimleriyle aldığımız haberler göre başta Kocaeli olmak üzere civar iller yerle bir olmuştu.İstanbul da büyük hasar gören iller arasındaydı. Haberler içimizi karartıyordu. Bütün kaymakam arkadaşlarım telsizlerinin başında köylerinden aldıkları bilgileri iletiyorlardı. Ulaşılamayan köyler ile endişelerimiz giderek azaldı. Depremi en az hasarla atlatan illerdendik. Günün ağarmasıyla durum tespitleri daha gerçekçi olarak elimize geldi. Şu anda bize düşen görev komşu illerin yardımına koşmaktı.“HEDEFİMİZ KOCAELİ İDİ”Firmalardan temin ettiğimiz iki üç otobüsü elimize geçen yardım malzemeleri ile doldurduk. İlçede ne kadar jeneratör varsa araçlara yükledik. Doktor ve hemşirelerden oluşan becerikli bir kadroyu görevlendirdik. Önemli miktarda kazma kürek, yiyecek ve giyecek, el feneri pil, naylon örtü ilk aklımıza gelenlerdendi. Saat 10 gibi konvoy hazırdı ancak haberleşme imkânı olmadığından konvoyu nereye göndereceğimizi tam olarak bilemiyorduk. İstanbul’a doğru yola çıkardık. Hedefimizin Kocaeli olduğunu da ekip görevlilerine bildirdik.Konvoy yola çıkmıştı. Muhtemel bir artçı depremin nasıl bir etki yapacağını bilmediğimiz için daha güvenli olan konaktaki çalışma odam aynı zamanda kriz merkezi olarak çalışıyordu. Bu arada değerli ağabeyim İstanbul Valisi Sayın Erol Çakır’ı arayıp geçmiş olsun dileklerimden sonra iki üç araçlık bir yardım konvoyunu yola çıkardığımı ve Kocaeli’ne gidebilmesi için gerekli yardımı yapmasını istedim.Yenikapı iskelesinden karşı tarafa giden feribotlardan birine bizim konvoyu yerleştirmiş. O kargaşa içinde gelen bu haber hepimizi çok sevindirdi. Kocaeli’ne ulaşan yardım konvoyu hemen çalışmalarına başlamış. Özellikle havanın kararmasıyla başlayan, büyük felaketin ilk gecesinde gönderdiğimiz jeneratörlerin çok işe yaradığını öğrendik. Takip eden günlerde felaketin büyüklüğünü daha iyi anladık.“KOCAELİ VALİLİĞİ’NE ATANDIM”Yurdun her tarafından gönderilen yardımlara biz de tabii ki bütün gücümüzle katıldık. İlk haftanın kargaşası nispeten geçmiş olmasına rağmen yapılacak o kadar çok iş vardı ki, hem şahsen hem de il olarak daha fazla ne yapabileceğimizin hesaplarını yaparken, depremden yaklaşık on beş, yirmi gün sonra Kocaeli Valiliği’ne atandım.“ALLAH’IN BİR LÜTFU OLDUĞUNA İNANDIM”İnanın, o gün de bugün de bu atamanın benim için Allah’ın bir lütfu olduğuna inanırım. Oradaki vatandaşlarımın sıkıntılarını gidermeyi ve onlara yardım etmeyi ve onlar için bir şeyler yapmayı o kadar içten istemişim ki Yüce Tanrım bana bu imkânı bahşetti. Bir iki sonra kararnameye giren tüm valiler her zamanki gibi Ankara’ya çağrıldı. Sırasıyla Bakanımız, Başbakanımız ve Cumhurbaşkanımız tarafından kabul edildik. Cumhurbaşkanımızın verdiği yemek sonrası arkadaşlar, intikal sürelerini geçirmek ve yol hazırlıklarını yapmak üzere illerine dönerken, işin gereği ben o gece Kocaeli’nde göreve başladım. (kitap bu şekilde devam etmektedir)“GÜZEL ANILARIMIZ OLDU”Kırklareli Valiliği yaptığı dönemlerde, güzel anılar yaşadığını da belirten Vali Kemal Önal, bunlardan birini ise şu şekilde aktarıyor;“Türkiye’nin, Kosova Savaşı döneminde, Türkiye’ye kaçmak zorunda kalan Arnavut savaş mağdurlarını bağrına bastı, O dönemde Kırklareli Valisi’ydim. Bu onurlu görevi yaptığım dönemi her zaman gururla anarım. Çift başlı kartal bayrağını ve Arnavutların memleketlerine ne kadar düşkün olduklarını iyi bilirim. Karşılıklı iş birliğine ve desteğe her zaman hazırız”Kemal Önal (d. 1946, İzmir)Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Kadınhanı, Altıntaş, Çayırlı Kaymakamlıkları, İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Şube Müdürlüğü, Saruhanlı Kaymakamlığı ve Belediye Başkanlığı, Mülkiye Başmüfettişliği, İçişleri Bakan Danışmanlığı, Personel Genel Müdürlüğü ve Müsteşar Yardımcılığı, Kırklareli, Kocaeli, Adana Valiliği ile Emniyet Genel Müdürlüğü yaptı. 25 Ağustos 2004 Tarihinde Ankara Valisi olmuştur. 13 Mayıs 2010 tarihinde kendi isteğiyle Ankara Valiliğinden emekli olmuştur. Doğuş Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyesidir“Kırk Yıl Yedi Ay / Bir Valinin Hatıraları” adıyla yayımlanmış kitabı bulunmaktadır.[2]Evli ve iki çocuk babasıdır.