Kırklareli’nin Yeri Bende Ayrı ve Hep Ayrı Olacak
Söyleşimize hayatından ve Kırklareli ile olan bağından bahsederek başlayan Barış Hersek; ‘’ Kırklareli benim memleketim, burada doğdum, 10 yaşına kadar buradaydım. Aile köklerim burada, Kırklareli’ni çok seviyorum yeri bende her zaman ayrıdır. Her ne kadar memleketimi ve ülkemi temsil etmek için Türkiye’nin ve dünyanın farklı yerlerinde olsam da Kırklareli benim tatil zamanlarında uğrak noktam, her zaman memleketime gelmeyi çok seviyorum, benim için yeri hep ayrı olacak. 10 yaşına kadar Kırklareli’nde yaşadım, sporla da ilk burada tanıştım. Sporla hiçbir alakam yokken, 1999 yılının Mart ayında Kırklareli Merkez Ortaokulu’nda yüksek atlama ve atletizm sporlarına başladım. Zaten bende bir hiperaktivite durumu vardı ve bunu spora kanalize etmeyi başardık. Yaklaşık 1.5 ay yüksek atlama ile ilgilendim ve Kırklareli’nde İl Şampiyonu olup, Türkiye Şampiyonası’na katıldım ve o yaş kategorisinde Türkiye Şampiyonu’da oldum. Dünya Şampiyonası’na katılacaktım fakat şartlar oluşamadığı için katılamadım ve sonradan öğrendim ki benim Türkiye Şampiyonası 11 yaş kategorisinde elde ettiğim 1.46’lık derece, Dünya Şampiyonası’nda ilk üçe giriyormuş ki daha iyisini de atlayabilirdim.’’
Sportif Başarı Bizde Genetik
‘’Sporla ilgili ilk adımım yüksek atlama oldu yani kısaca, hemen ardından ağabeyim Kırklareli Anadolu Lisesi’nde basketbol oynuyordu, onu izlerdim. Zaten bizde spora genetik bir yatkınlık var, biz Yugoslavya göçmeniyiz, Kırklareli’ne 1920 yıllarında gelmişiz. Benim büyük dedem Murat Hersek, biri resmi, biri gayriresmi şekilde (hazırlık maçında) iki kere Dünya Güreş Şampiyonu. Yani sporculuk bize genlerden geçmiş, elde ettiğim başarılarda bir etmen olduğunu düşünüyorum. Ağabeyimden görerek tanıştığım basketbola ben de yine Merkez Ortaokulu’nda başladım. Beşiktaş Kulübü arada bir Kırklareli’ne, Kırklareli Kapalı Spor Salonu’na seçmelere geliyordu ve şans eseri karşılaştığımızda beni davet ettiler, bu şekilde basketbol kariyerim başladı. 1999 Yazının başında birkaç ay Beşiktaş ile antrenmanlara çıktım ve Temmuz sonunda Kırklareli’ne döndüm. Aynı yılın Eylül ayında da İstanbul’a taşınma kararı aldık. En büyük ağabeyimin üniversiteye başlaması ve özel bakıma ihtiyaç duyan ortanca ağabeyimin gereksinimlerinin orada daha iyi karşılanabileceğini düşündüğümüzden böyle bir karar aldık. Çünkü Kırklareli’ndeki o dönemki imkanlar ne kadar yeterli olabilirdi ki diye düşündük. Şu anda Kırklareli’nde çok çok daha iyi imkanlar mevcut ama o dönem böyle düşünüp öyle bir karar aldık ve iyi ki de almışız diyorum. 1999 yılında buradan ayrılırken Marmara Depremi zamanıydı. Depremi biz burada yaşadık, deprem burada da çok sert şekilde hissedilmişti. İstanbul zaten felaket durumdaydı, hayatını kaybedenlere tekrar rahmet diliyorum. Basketbola İstanbul’da Beşiktaş altyapısında başladım. Ben Beşiktaş’ta yaptığım antrenmanlarda gösterdiğim performansla, o dönem Efes Pilsen adıyla bilinen Türk Basketbolu’nun lokomotifi Anadolu Efes’in dikkatini çektim ve Beşiktaş’tan Anadolu Efes’e transfer oldum.’’ ifadelerini kullandı.
Başarıya Götüren Süreç Haz Aldığınız ve Almadığınız Anların Toplamıdır
Basketboldaki profesyonel sürecine değinen şampiyon sporcu; ‘’Anadolu Efes, yatırımın hiçbir zaman sekteye uğramadığı, beslenmeden, akademik eğitime, fiziki antrenmanlardan, teorik çalışmalara her aşamanın tamamen profesyonel şekilde planlandığı, bir sporcunun kronolojik hayatının baştan sona kurgulandığı, bir basketbol dünyası, arka planı inanılmaz bilgilerle dolu bir yer. Bireysel becerimi, Anadolu Efes’in bilgi ve birikimiyle yoğurarak, müthiş bir planlamayla 1999 yılından, 2006 yılına kadar Anadolu Efes’in tüm altyapı kategorilerinde yer aldım ve resmi olarak 2006 yılında 17 yaşındayken A takıma yükseldim. Anadolu Efes’te oynarken aynı zamanda Milli Takımımız’ın da tüm yaş kategorilerinde oynadım. Ayrıca Beşiktaş ile Eurochallenge Şampiyonluğu, Türkiye Kupaları, Cumhurbaşkanlığı Kupası, Türkiye Basketbol Ligi Şampiyonluğu, Akdeniz Oyunları Şampiyonluğu ve üçüncülüğü, Fenerbahçe ile Euroleague Şampiyonluğu ve sayamayacağım kadar çok takım başarısıyla birlikte buna paralel bireysel başarı. Bireysel başarılarımı günün birinde oğlum isterse O’na anlatıp, göstereceğim. Milli Takım’da da, kulüpler düzeyinde de hem memleketimi hem ülkemi gurur ve başarıyla temsil ettiğimi düşünüyorum. Şimdi geriye dönüp baktığımda her şeyi anlatabilirim, başardım ve geride kaldı ama süreçler, süreci yaşarken haz aldığınız ve almadığınız bir sürü anın toplamıyla oluşuyor. Şu an dile kolay ama süreç içinde bir sürü keyifli anın yanında, çok zorlandığım dönemler de oldu.’’ diyerek başarının kolay olmadığının altını çizdi.
Spor Yapmak Bir Hayat Tercihidir
Başarılı sporcu ayrıca, sporculuğun kolay bir şey olmadığını belirtip, sporcu olmak isteyen gençlere de tavsiyede bulunarak; ‘’ Sporcu olmak çok kolay bir şey değil, görünende eğlenceli ışıltılı bir şey gibi gözüküyor ama onun bir de arka planı var. Evet spor yapmak güzel bir hayat tercihidir. İnsanların zararlı insanlardan, ilişkilerden, maddelerden uzak tutar, bu yüzden tüm gençlerimize spor yapmayı tavsiye ediyorum. Ama konu profesyonel sporculuğa geldiğinde o artık bir iş oluyor ve her şey profesyonel hale gelir. Yani o senin işin olur ve sana yapılan ödeme karşılığında, senden yüksek bir performans sergilemen istenir ve işin rengi çok değişir. Hem fiziki hem de ruhsal olarak büyük çabalar ortaya koymak gerekir. Eğer sporcu olmak istiyorsanız, idol aldığınız isimlerin sosyal medya hesaplarında gördüğünüz paylaşımları değil, akademik bilgileri baz alın. Konferanslara katılın, spor akademilerine gidin. Ki ordaki teorik eğitimler bile çok küçük bir kısım. Ben de gittim 2006 yılında Marmara Üniversitesi’nde antrenörlük eğitimlerine katıldım. O kadar çok teorik eğitim var ve teorik eğitimle, bir işin pratiği arasında o kadar büyük farklılıklar var ki. Yani gençler eğer sporcu olmak istiyorsa bu işin zorluklarını göze almalı. Bakın iş diyorum ve ben bu işe 11 yaşında başladım ve bunu bir hayat tarzı olarak belirledim.’’ dedi.
Pandemi Hayatımı Sorgulamama Neden Oldu
Başarılarla dolu basketbol kariyerini bırakma noktasında en önemli etmenin ailesi olduğunu belirten Barış Hersek; ‘’2019 yılında eşim İremsu Önen ile hayatlarımızı birleştirdik. Eşim Ankaralı, güzel sanatlar mezunu, Ankara’da bir magazin dergisinde editörlük yapıyordu evlenmeden önce, şimdi keçe iğneleme sanatıyla ilgileniyor, workshoplara katılıyor, harika oyuncaklar yaratıyor. Değerli bir sanat ve el becerisi isteyen bir alan, eğitimini de veriyor aynı zamanda. Bir de oğlumuz var Kıvanç 4 yaşında. Şu anda bir oyun salonundayız. Bizim Almanya’ya taşınma durumumuz var ve bu kurumlar orda da Kindergarten diye geçiyor, Almanya’da okul 6 yaşında başlıyor, ama 2 yaşından itibaren Kindegarten denilen kurumlarla oyunlarla eğitimin harmanlandığı kurumlara katılabiliyorlar. Ben çocuklara, çocukluğunu yaşayabilecekleri eğitimlerin verilmesinin doğru olduğunu düşünüyorum, Türkiye’de maalesef bu yaş gruplarına verilen eğitimler daha akademik oluyor. Kıvanç’ın eğitimini aksatmamak adına şu an Kırklareli’nde de bu faaliyetlerde bulunabileceği bir yerde bulunmasını sağlıyoruz.
Pandemi süreci benim kendi hayatımı sorgulamama sebep oldu. Spora 11 yaşında başladım, pandemi sürecine kadar, antrenman, seyahat, kamp, kulüp takımı, milli takım, maç şeklinde bir döngüdeydi. Acı tatlı bir sürü hayat tecrübem oldu. Evlenince eşimden de editörlük işine devam etmesini istemedim, çünkü ben zaten yeterince evden uzaktım, eşimin yaptığı iş de eklenince evliliğin bir anlamı kalmıyordu. Eşim de eksik olmasın anlayışla karşıladı. Ben de pandemiden dolayı ailemle daha çok vakit geçirmek, oğlumun yetişme sürecinde daha sık yanında olabilmek için böyle bir karar aldım. Ben aileme çok düşkün biriyim ve hayatım hep dışarıda geçti, eşim ve oğluma da böyle bir yük yüklemek istemedim.’’ şeklinde konuştu.
Sporun İçinde Kalırken Saha Dışında Olmak Bana Göre Değil
Aktif sporculuğu bıraktıktan sonra sporun içinden sıyrıldığını belirten Barış Hersek; ‘’Basketbolu bıraktıktan sonra, sporun hiçbir şekilde içinde kalmak istemedim, çünkü sporu yapmakla, saha kenarında kalmak arasında müthiş bir fark var. Yine de bu konuda yardımcı olmaya çalıştığım insanlar oldu. Büyük takımlarla iletişime geçtik fakat günün sonunda bir planlama yoktu, bu şekilde yapılan çalışmalar kimseyi ileriye götürmez. Bir şeyi planlamak istiyorsak öncelikle tamamını en küçük detayına kadar görmemiz gerekir, dolayısıyla resmin tamamını görmeden bir detayı konuşmak bana çok doğru gibi gelmiyor. Dolayısıyla ben yanlış gördüklerimi dile getirirken, benzer hedef ve planlamada olmadığımızı fark ettiğimden sporun içinden kendimi sıyırdım.’’ ifadelerini kullandı.
Ben Yardıma Her Zaman Hazırım
Kırklareli’nin basketbol vizyonu hakkında görüşünü sorduğumuz başarılı yıldız; ‘’ Belirttiğim gibi ben memleketimi çok seviyorum ve spor kısmında da Kırklareli’ne yardımcı olmaya çalıştım. Kapalı Spor Salonu’nun yanında Spor İl Müdürlüğü var, ben oraya 2007 2008 yıllarında hem ailemin tanınırlığı ile hem de ülkemi temsil eden bir sporcu olarak gittim ve maalesef beklediğim ilgiyi göremedim. Bunu kimseyi suçlamak için söylemiyorum. Benim beklediğim ilgi neydi derseniz, Kırklareli basketboluna yardımcı olabilmem için bana bir alan yaratılmasıydı. Ben çok daha fazla konuda yardımcı olabilecekken, benden beklenti sadece malzeme yardımı yapmamdı. Oysa ki ben tabi ki gelip burada bir faaliyet yürütemezdim ama bir planlamayla şehrin basketbolunu ileriye taşıyabilirdik. Fakat maalesef böyle bir proje yürütülmesi için çaba gösterilmedi. Bu işler memleket sevgisiyle yapılacak işlerdir ve üzülerek görüyorum ki Kırklareli’nde değerlerine sahip çıkmama durumumu var. Her insan ailesinden, memleketinden ve ülkesinden çokça sorumludur. Yani birilerini suçlarken iğneyi kendimize de batırmalıyız. Bunu maalesef Kırklareli’nde çok az görüyorum. Dolayısıyla Kırklareli’ne geldikçe aileme vakit ayırıyorum, başka bir şeye dikkat etmemeye çalışıyorum. Çünkü dikkat edince, değer bilmezliği görünce, değer vermeyene değer vermemek gerektiğini düşünüyorum. Bilgi ve tecrübem zaman ve spor bazında kıyaslanamayacak seviyede, telefon numaram 25 yıldır aynı, kimseyle de bir sorunum yok, her zaman da yardıma hazırım ama maalesef bir ilgi görmüyorum. Umarım bu değişir bilgiye ilgi artar ve gelişiriz. Çünkü değerler her zaman kolayca oluşmuyor.’’ dedi.
Mart ya da Nisan 2024 gibi süreçlerin tamamlanıp Almanya’ya yerleşeceğini belirten şampiyon sporcu; ‘’Ben ticarete meraklıyım, zaten ailem akrabalarım hala burada ticaretle uğraşan insanlar, akaryakıt sektöründeler. Bu yüzden ticarete yatkınlığım sebebiyle bu alana yöneldim. Almanya’da, dünyaca ünlü havuz porselenleri üreticisi bir firma olan Serapool firmasının 1 yıldır Almanya distribütörlüğünü üstlendim ve başarılı bir süreç yürütüyorum. Basketbolu bıraktıktan sonra bu iş, edindiğim çevre ve ikili ilişkilerim sayesinde bu sektörde kurduğum irtibatlar sonucunda merakımı cezbetti. Distribütorlüğünü yaptığım Serapool firmasıyla da başarılı olacağına inandığım bir projeye başladık.’’ diyerek Almanya’da yapacağı iş hakkında bilgi verdi.
Sözlerini Kırklareli halkına selamlarını ve sevgilerini ileterek bitiren Barış Hersek, Kırklareli için elinden geleni her zaman yapmaya hazır olduğunu söyledi.
Haber Merkezi
