Keşan’ın Boztepe, Türkmen, Akçeşme ve Kılıçköy köylerinde Jeotermal kaynak arama adı altında başlatılan projeye karşı Keşan Kent Konseyi Kent Çevre ve Ekolojik Meclisi’nden sert tepki geldi. Sulama projeleriyle can bulan verimli tarım arazilerinin sessizce özel sektöre devredildiğini belirten çevreciler, “Toprağımıza, suyumıza, geleceğimize el konuluyor” diyerek kamuoyunu bu sürece karşı ses yükseltmeye çağırdı.
Hamzadere Umuttu, Şimdi Sessiz Bir Tehdit Kapıda
Keşan’ın verimli toprakları yıllardır Hamzadere Projesi ile suya kavuşmayı bekliyordu. Boztepe, Türkmen, Akçeşme ve Kılıçköy köylerinde toprak suyla buluştu, çiftçilerin yüzü güldü. Ancak bu umut dolu tablo, sessiz ama derin bir tehditle gölgeleniyor: Jeotermal kaynak arama projesi. Dört köyün ortasında 5-6 bin dekarlık alanda özel bir firma tarafından 800 ila 1000 metre derinliğinde sondaj çalışmaları başlatıldı.
Köylünün Toprağı Özel Sektöre Mi Devrediliyor?
Yalnızca sondajla sınırlı kalmayan bu proje, eğer kaynak bulunamazsa bile toprakların “ılıca, kaplıca, sera” yatırımlarına dönüştürülmesini kapsıyor. Bu durum, köylünün ortak malı olan toprakların özel sektöre devri anlamına geliyor. Kamu yararından çok özel kazançların ön planda olduğu bu planlar, bölge halkını endişelendiriyor.
Türkiye Genelinde Benzer Talan Senaryoları Yaşandı
Kazdağları’nda Alamos Gold’un maden arama faaliyetleri sırasında 350 bin ağaç kesildi, Munzur Vadisi HES projeleriyle tehdit altına girdi. Kocasu’da meralar güneş enerji santralleri bahanesiyle işgal ediliyor. Karlıköy ve Yeşilköy’de halkın direnişi sürüyor. Tüm bu örnekler, Keşan’da yaşanmakta olan sürecin yalnızca yeni bir versiyonu olduğunu ortaya koyuyor.
Zeytin Talanı Yasasıyla Süreç Hızlandırıldı
Projelerin hukuki altyapısı, kamuoyunda "Zeytin Talanı Yasası" olarak bilinen torba yasa ile oluşturuldu. Artık halkın katılımı istenmiyor, ÇED toplantısı yapılmıyor. Devletin “üstün yararı” bahanesiyle halkın malı olan topraklar sessizce özel firmalara devrediliyor. Bu yasa yalnızca zeytinlikleri değil, tüm kırsal üretim alanlarını hedef alıyor.
FSRU Gibi Projelerde Yaşananlar Tekrar Ediliyor
Keşan’da daha önce yaşanan FSRU projesinde halkın tepkisine rağmen yatırım “stratejik” ilan edilerek savunulmuştu. Ancak bugüne kadar yerel halka somut bir katkısı olmadı. LNG tankerleri Ganos Fayı’nın derinliklerinde beklerken, doğaya verilen zarar ve halkın dışlanmasıyla yüzleşiyoruz. Aynı senaryo şimdi jeotermal adıyla tekrar sahneleniyor.
Milletvekilinin Açıklamaları Şaşkınlık Yarattı
Bölgenin iktidar partisine mensup milletvekilinin, tarım yerine sıcak su çıkarılmasını ve olmadı sera yapılmasını savunması köylüler arasında tepkilere neden oldu. Halk, bu yaklaşımın yalnızca bir yatırım değil, aynı zamanda seslerini bastırma çabası olduğuna inanıyor. Zira toprağını kaybeden köylünün üretici kalması mümkün değil.
Zeytinliklere Gelen Talimat: “Hemen Başlayın”
Zeytinlikleri hedef alan yasa daha mürekkebi kurumadan uygulamaya konuldu. İl müdürlüklerine “ÇED gerekli değildir, hemen faaliyete geçin” talimatı gönderildi. Planlama yok, denetim yok ama büyük bir rant organizasyonu var. Bu sadece çevresel değil, hukuksal bir krizi de beraberinde getiriyor.
Toprağımızı, Suyumuzu ve Geleceğimizi Savunma Vakti Geldi!
Keşan Kent Konseyi Kent Çevre ve Ekolojik Meclisi, halkı bu sessiz talana karşı birlik olmaya çağırıyor. “Bugün susarsak, yarın kendi tarlamızda bir yabancı gibi dururuz” diyen çevreciler, özel sektörün çıkarlarına karşı halk iradesinin korunması gerektiğini vurguluyor. Atalarımızdan miras kalan bu toprakların satılık olmadığını haykırma zamanı geldi.
Haber Merkezi