* “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” dolayısıyla Atatürk Anıtı önünde basın açıklaması yapan Türk Anneler Derneği Kırklareli Şube Başkanı Aynur Yadalı; Tarih boyunca eşitsizlikten en fazla zarar gören kadınların olduğunu ve hak arama savaşımlarının da başını kadınların çektiğini söyledi.HABER MERKEZİ“8 Mart Dünya Kadınlar Günü” dolayısıyla 8 Mart 2017 Çarşamba günü saat 10.00’da Özgürlük ve Demokrasi Meydanı’nda; Anneler Derneği, Kent Konseyi Kadın Meclisi, Kadın Girişimciler Derneği, Siyasi Partilerin Kadın Kolları, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü ve Halk Sağlığı Müdürlüğü tarafından Atatürk Anıtına ve Zübeyde Hanım Anıtına çelenk bırakılıp, basın açıklaması yapıldı.“8 Mart Dünya Kadınlar Günü” dolayısıyla Atatürk Anıtı önünde basın açıklaması yapan Türk Anneler Derneği Kırklareli Şube Başkanı Aynur Yadalı; Tarih boyunca eşitsizlikten en fazla zarar gören kadınların olduğunu ve hak arama savaşımlarının da başını kadınların çektiğini söyledi.Eşitlik mücadelesinin tarihsel sürecini başlatan kadınları zorlu bir yolculuktan geçtiğini belirten Yadalı, konuşmasında; “1789 da Fransa da başlattıkları ekmek ayaklanmasıyla kitleleri ayağa kaldıran, o günün vatandaşlık hakkından yoksun bulunan kadınlardı. Devrimin ardından, gücü ele geçiren dava arkadaşları tarafından mücadele dışına itilmek istenmişlerdi. Bütün engellemelere rağmen evlenme, boşanma, miras paylaşımı gibi konularda bazı haklar elde etmeyi başaran ve eşitlik mücadelesinin tarihsel sürecini başlatan kadınları uzun ve zorlu bir yolculuk bekliyordu. 1837 yılında ise Amerika da kölelik karşıtı konulu bir konferansa alınmayan iki kadın, kendilerinin de birer köle olduklarının farkına varmış, eşitlik mücadelesinin ateşini yakmışlardı. İlerleyen yıllarda, sanayi devriminin fabrikalarında günde 14-16 saat, izinsiz ve karın tokluğuna çalışan kadınlar, insanca yaşamak için verilen emek mücadelesinin başını çekeceklerdi. 1857yılının 8 Martında. Amerika da bir tekstil fabrikasında, çalışma saatlerinin düşürülmesini ve erkeklerle eşit ücreti talep ederek greve giden kadınlardan yüzden fazlasının üzerlerine kilitlenen fabrikada yanarak can vermesi, bu mücadelenin simgesi olacaktı. Kadınlar korkup sinmek yerine işçi haklarıyla, yurttaşlık hakkı taleplerini aynı potada buluşturmuş, mücadeleleri ülke sınırlarını aşmış ^kitlesel eylemlere dönüşmüştü. Aradan, bir buçuk asır geçti ama kadınların hak arama mücadelesi sürüyor. Bazen yanmayı, bazen donmayı göze alarak. Geçmişe dönüp Türkiye ye baktığımız zaman, Anadolu kadınının, Kurtuluş Savaşı yıllarındaki şahlanışlarına tanık oluyoruz. İşgale direnişi örgütlemek üzere Anadolu ya geçen Mustafa Kemal in Havza’dan yaptığı her yerde protesto mitinglerinin düzenlenmesi çağrısına sahip çıkan kadınlar, büyük mitinglerde yaptıkları ateşli konuşmalarla kitleleri harekete geçirmişlerdi. Anadolu kadını gerektiğinde cepheye koşup savaşmış gerektiğinde kağnı arabalarıyla silah taşımış gerektiğinde yaralı askerleri sarıp sarmalamıştı. Mustafa Kemal, savaş boyunca Anadolu kadınının cesaret ve fedakârlığını görmüş, onların sosyal hayatta da erkeklerle yan yana yürümesini istemişti. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra, dünyada örneği görülmemiş bir hukuk devrimi yaşanmış, kadınlara eğitim alanında eşitlik sağlanmış, medeni hakları verilmişti” diye konuştu.Konuşmasında kadın ve erkek arasında bulunan eşitsizliğe dikkat çeken Yadalı; “Kadın -erkek arasındaki eşitsizliğin yüzümüze tokat gibi çarptığı konu ise şiddet. Şiddetin başlıca hedefi ise çocuklar ve kadınlar. Kadına yönelik şiddetin temelinde, tarih boyunca kadın ve erkek arasındaki eşit olmayan güç ilişkisinin yattığı malum. Bugün pek çok ülkede kadının toplum hayatındaki yeri, geleneklere ve dini kültüre göre belirleniyor, namus kavramı kadın üzerinden algılanıyor. Dünyada kadınların yaklaşık üçte birinin fiziksel şiddet ve cinsel saldırıya maruz kaldığı biliniyor. Şİddet en fazla aile içinden gelirken, kimi ülkelerde kamu otoritesi doğrudan doğruya insan onurunu hiçe sayan, kabul edilemez cezalar uygulanabiliyor. Sudan örneğinde olduğu gibi pantolon giydiği için kadınlara kırbaç cezası verilebiliyor. Somali, Nijerye, İran örneklerinde olduğu gibi zina suçlamasıyla taşlanarak öldürülmelerine hükmedilebiliyor. Kimi ülkelerde ise kız çocukları yakınları tarafından seks köleliğine zorlanabiliyor. Hindistan da Kadın Hakları konuşulmuş kadını memeli hayvan sınıfına sokmuşlar. Kadının adı yok. Türkiye de kadın, taraf olduğumuz uluslararası belgelere ve yasal düzenlemelere rağmen şiddetle karşı karşıya bulunuyor ve şiddetin en fazla aile içinde yakınlarından görüyor. Yani en güvende olması gereken yerde, en güvendiği kişilerden. Aile büyüklerinden, kocalarından hatta erkek çocuklarından. Aile içi şiddet; fiziksel veya cinsel şiddet olarak ortaya çıkıyor; kızlar çocuk yaşta evlenmeye zorlanıyor, namus veya töre adı altında cinayetler işleniyor. Şiddetten en fazla payını alan kız çocukları okumak istediği için, açık giyindiği için, herhangi bir sözü veya davranışı yüzünden dövülebilmekte, genç kadınlar aynı nedenlerle fiziksel, cinsel, ekonomik ve psikolojik şiddete uğramaktadır. Erken yaşta evlendirilen kız çocukları eğitim. Sağlık haklarından mahrum bırakılmakta ve bireysel özgürlükleri tahakküm altına alınmaktadır. Devlete hayatiyet veren sağlam temellere oturmuş aileler olduğu gibi devletteki hamle ve hayatiyeti kaybettiren de aile içinde başlayan bozukluklardır. Toplumda gerileme ve çürüme, devletten önce kendisini aile içinde gösterir. Ailede başlayan çatışmalar düzensizlikler ve şiddet yavaş yavaş bütün topluma yayılır. Ailenin fert ve toplum üzerindeki etkisi rolü çok önemlidir. Bu nedenle korunması mutlaktır. Gereken tedbirleri almak ve teşkilatı kurmak da devletin görevidir. Aile içi şiddet, çocukların ruh sağlını bozmakta. Şiddet ortamında yetişen çocuklar, geleceğin şiddet uygulayıcıları olmaktadır. Türk Ceza Kanununun, aile içi şiddet önlemeye yönelik hükümlerinin tavizsiz uygulanması gerekmektedir. Kız çocuklarının eğitim sorunları, tek bir çocuk eğitimsiz kalmayacak şekilde çözülmek zorundadır. Kız çocuklarını okumasını engellemek, onu en temel haklarından mahrum eden bir şiddettir. Görülen o ki gocuklarımızı ve kadınlarımızı daha doğrusu toplumumuzu şiddetten koruyabilmek için daha çok mücadele etmemiz gerekiyor. Şiddettin. Eşitsizliklerin, insan hakları ihlallerinin son bulması dileğiyle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nüzü bir kere daha kutluyor, hepinize saygılarımı sunuyorum” ifadelerini kullandı.Burada yapılan açıklamanın ardından grup, Zubeyde Hanım Anıtına gelerek, çelenk bıraktı.
Gündem
Yayınlanma: 09 Mart 2017 - 08:57
"Hak arama savaşımlarının başını kadınlar çekmiştir"
* “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” dolayısıyla Atatürk Anıtı önünde basın açıklaması yapan Türk Anneler Derneği Kırklareli Şube Başkanı Aynur Yadalı; Tarih boyunca eşitsizlikten en fazla zarar gören kadın
Gündem
09 Mart 2017 - 08:57