Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Üslubu ve Yeni Hükümet

Nizamettin Okutan

Desteklersiniz veya desteklemezseniz, paşa gönlünüz bilir. Lakin, Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan her hareketi ile, her siyaseti ile, her konuşması ve her ataması ile gündemi belirliyor. Öyle ki zaman zaman da kendisini de eleştirebilen birisi sayın Erdoğan.

Hele yeni kurduğu hükümete getirdiği isimler hakikaten takdir edilecek, çoğu kimsenin karşı çıkamayacağı isimlerden oluşuyor.

Dışişleri Bakanı sayın Hakan Fidan. Sanki sayın Fidan Erdoğan’ın ellerinde yetişti denilse yeridir.

Onun yerine gelen sayın İbrahim Kalın. O da öyle.

Dikkatlice takip ettiniz mi bilemiyorum. Sayın Erdoğan’ın yaptığı atamalarda görevden aldığı hiçbir bakanın yüzü ekşimedi. Hepsi de gülerek görevlerini teslim ettiler. Kendi yerlerine gelenler de gereğinden fazla sevinmediler. Bu aslında göreve başlayanların veya görevi bırakanların işi değil, aksine, sayın Erdoğan’ın göreve getirirken de görevden alırken de insanların gönlünü alabilen biri olduğunu gösterir.

Zaten sayın Cumhurbaşkanı göreve başlama konuşmasında gelecekteki politikalarının sırlarını açıklayarak belirli hatlar çizdi. Artık bakanlar işlerine bakacak, hükümet harıl harıl çalışacak.

Umarım yeni ekonomi yönetimi de milletimizin en bari bir şekilde bunaldığı ekonomik sıkıntılara çareler üretebilecektir.

Eğer sayın Erdoğan kendisinin de ifade ettiği gibi önündeki en büyük engel olan ekonomide bir iyileştirme yapabilirse, o zaman işte Türkiye yüzyılı başlayacaktır. Bence de şu anda en acil mesele ekonomi meselesidir. Gelir ve gider dengesi bozulan, kirada oturanlar için kiraların ödeyemez dereceye çıkması, enflasyonun durma eğilimine girse de hâlâ vatandaşın cebini boşaltması gibi ekonomik problemler hükümetin önündeki en önemli işlerin başında gelecek.

Elbette ki her bir bakanın görevi ayrıdır. Yani ekonomiden asıl sorumlu Maliye Bakanı ve Ticaret Bakanıdır. Amma, uyumlu, birbiri ile kavga etmeyen, hatta birbirine destek veren bir bakanlar kurulunun bu uyumu ister istemez psikolojik olarak ekonomiye de yansıyacaktır.

Demek istediğim, ekonomi istikrar ve güvene dayalı olarak iyileşecektir. En azından benim ve halkın isteği bu yöndedir. 28 Mayıs’ta verilen oyların da anlamı bu olsa gerek.

Burada hükümetin siyasete dalmaması da önemlidir. Siyaseti sayın Cumhurbaşkanı ve partinin yöneticileri ile milletvekilleri yapsınlar. Ama, sayın Cumhurbaşkanı seçim öncesindeki gibi sert bir siyaset yapma yerine her kesimi, özellikle muhalefeti de kuşatıcı siyaset sözünü de tutturmalıdır. Kendisinden ziyade, siyasetin ana aktörleri böyle davranmalıdır.

Muhalefete söyleyeceğim, bu yenilgiden ders almaları yönündedir. Şunu bunu yaptığınız diye öğüt verecek değilim. Siyasete talip iseniz, neyi nerede yapamadığınızı en iyisi sizin tahlil etmeniz gerekir.

Hükümete ve sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a başarılar diliyorum.