Kırklareli Merkez'e bağlı Asılbeyli köyünde yıllardır süregelen bir aile geleneği, toprakla olan bağı koparmadan devam ediyor. Erhan Durmazoğlu, dedesinden miras kalan bahçıvanlık mesleğini yaşatmakla kalmayıp, onu modern seracılıkla birleştirerek sürdürülebilir tarımın güzel bir örneğini sergiliyor. Zortul Medya çalışanlarından Aleyna Şeyma Darcanlı’ya verdiği özel röportajda Durmazoğlu, seracılık ve bahçıvanlık hakkındaki tecrübelerini paylaştı.
Üç Kuşaktır Aynı Topraklarda Aynı Aşkla
"Dedem bahçıvandı, babam bahçıvan, şimdi ben de bu mesleği sürdürüyorum" diyen Erhan Durmazoğlu, kendi seralarında mevsimine uygun fideleri özenle yetiştiriyor. Aile mesleğini gururla sürdüren Durmazoğlu, üretimin her aşamasında doğallıktan ve emekten ödün vermediklerini vurguluyor. Fidelerin yetiştirilmesi, bakım süreçleri ve hasat anı, ailenin yıllara dayanan bilgi birikimiyle şekilleniyor.
Ürün Yelpazesi Geniş: Tarladan Pazara Doğrudan
Durmazoğlu Serası’nda domates, reyhan, baston patlıcan, çeşitli biber türleri, karpuz, kavun ve salatalık gibi ürünler büyük bir titizlikle yetiştiriliyor. Üstelik sadece bu kadarla sınırlı değil; pazarda satılan ürünler arasında maydanoz ve kapak da yer alıyor. Her biri doğal yöntemlerle yetiştirilen bu ürünler, yerel halkın sofralarına taptaze ulaşıyor.
Doğayla İç İçe, Emekle Dolu Bir Yaşam
Doğayla iç içe bir yaşam süren Erhan Durmazoğlu, seracılığın zorluklarına rağmen işini sevgiyle yaptığını belirtiyor. “Toprakla uğraşmak sabır ister, emek ister ama bir fideyi büyütüp sofralara ulaştırmak kadar güzel bir şey yok” diyor. Köyde yaşayan gençlere de üretimle bağlarını koparmamaları yönünde çağrıda bulunuyor: “Toprak bizim geleceğimiz. Üretmezsek, tüketiriz.”
Kevser Çelik