BAŞYAZI Şenol GoncagülSeversiniz veya sevmezsiniz! Oy verirsiniz veya vermezsiniz! Ama, şunu hiç biriniz inkar edemezsiniz..! Recep Tayyip Erdoğan, 20 yıldan beridir seçim kaybetmeden, bu ülkenin başında ve tüm dünyada kabul edilen bir LİDER olarak var! Sayın Erdoğan ile bizzat tanışma imkanı ve şansını etmiş kişilerdenim. Üstelik te, siyasetin henüz ilk basamaklarında bulunduğu anlarda… Refah Parti İstanbul İl Başkanı idi. Bunun yanı sıra da, Trakya koordinatörüydü. (O zamanlarda, ülke genelinde önemli bir çıkış yakalayan RP, Kırklareli ve hatta Trakya’da, beklenen potansiyele ulaşamamıştı) Hiç unutmam; İsmail Cem, Muhsin Yazıcıoğlu, Erdal İnönü ve daha bir sürü önemli isim, gazetemize misafir olmuşlardı. Zaman zaman da, Recep Tayyip Erdoğan, beraberindeki il ve merkez ilçe yöneticileri ile birlikte gelip, kahvemizi içerlerdi… Kemal Şar; dönemin RP İl Başkanı, Salim Küçük; merkez ilçe başkanı idi. (Ben öyle hatırlıyorum) (Merhum) Kadir Doğan, dönemin etkili siyasetçileri ve sayın Cumhurbaşkanımızın yakın dostları arasındaydı. Hiç unutmuyorum; bir gün Kemal Şar ve Kadir Doğan ile birlikte yine gazeteye gelmişlerdi. Sayın Erdoğan sinirli ve hiddetliydi. Elinde bir gazete tutuyordu. Hasan Pulur veya dönemin etkili bir köşe yazarı, kendileri için ağır bir yazı yayınlamıştı. Defaeatle okudu ve yorum yaptı… (Turuncu daktilomun )başında oturmuş, günlük haber ve köşe yazıları yazıyordum. Seslendi; ”Şenol! Şu daktilonu çalıştır bakalım! Söylediklerimi yazalım” dedi. “Olur” dedim ve başladım yazmaya… (Yanlış hatırlamıyorsam) “Maaşlı il başkanı!” gibisinden bir köşe yazısı vardı gazetede. “Hiçbir partide, böyle maaşlı bir il başkanının olmadığını, bunun başkanlık değil de, maaşlı memurluk” olacağı şeklinde ifadeler yer alıyordu..! “O” söyledi, ben yazdım. Turuncu daktilo, tüm maharetini sergiliyordu . Yazıyı tamamladım ve sordu “Sende f aks makinası da yoktur şimdi?!” Tahmin ettiği gibi de, faks makinemiz yoktu! Ahmet Atalas’ a gidip, köşe yazısının üzerinde bulunan numaraya faksladım yazıyı… Kırklareli Belediyesinin meclis salonuna gittik birlikte. (Üzülmemesi) için de, tanıdık bulduk, kimi bulduysak, salona getirdik! Buna rağmen de, çok az bir katılım olmuştu… Kemal Şar ‘ ın kulağına eğildi ve “Biliyorum ki; bu kadar insanı toplamak için bile büyük gayret sarf etmişsinizdir!” dedi. Güldük… Bu gelişler ve zaman zaman daktilo ile yazmalarımız, bir süre devam etti. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildikten sonra, ziyaret ve görüşmeler kesilmişti. Trakya ‘dan ziyade, büyük sorunlar ve beklentiler içerisinde bulunan İstanbul için verilen devasa bir mücadele ve beraberinde gelen başarılar oluyordu… Bir il kongresine, helikopter ile (merhum) Erbakan ile birlikte gelmişlerdi. Salonda mikrofonu eline alan Erbakan “Biraz geciktik, biliyorum! Ama, helikopter ile gelirken, ormanlık ve yeşillik alanlara, yanımda getirdiğim zemzem suyundan serpeledim. Su ve bereket bakımından sizlere güzel bir yansıması olacaktır İnşaallah” demişti. Sayın Cumhurbaşkanımız da, hemen yanı başında idi… Sonra birden bire öğrendik ki; (bütün kitaplarda da yer alan klasikleşmiş bir şiiri okuduğu için, hapis cezası almış! 4 aylık cezasını çekmek üzere, Pınarhisar a gelmişti. (Burada gerçekten de geniş ve kendisine bağlı bir çevresi vardı… Yine hiç unutmam; cezaevinde bulunduğu bir esnada, kurban bayramı gelmişti. Gazetenin son sayfasını ve renkli bir şekilde ayırıp; “Trakya Halkının mübarek Kurban Bayramı ‘ nın kutlar, sağlık ve esenlikler dilerim…Recep Tayyip Erdoğan… İstanbul Büyükşehir (eski) Belediye Başkanı… diye mesaj yayınladım. Kendisinin de haberi yoktu. Cezaevine ziyaretine gidememiş ve Kadir Doğan dan, kendilerine ulaştırmalarını istemiştim. Birkaç gün sonra karşılaştığım dostlara ;”Tayyip Bey, gazetemi gördü mü?!” diye sordum. Cevap beni çok etkilemişti; “Evet! Çok mutlu oldu ve dedi ki; haberimin bile olmadığı bir mesajı, renkli ve güzel bir üslup ile yayınlamışlar. Minnettarım. Bir ara beraber gelin, teşekkür edeyim” Bunu duymak bile banim için yeterliydi! Ziyarete de gitmedim cezaevine… Öylece küllenmişti konu…Helal, hoş olsun du… Zaman zaman, çeşitli vesilelerle, Başbakan olduğu dönemlerde karşılaştık. (Hayranı olduğum) zekası ve hafızası ile daha ilk görüşte tanıyor ve “Kırklareli ‘ de neler var neler yok?!” diye soruyordu… Her karşılaşmamızda da, mutlaka hatırlayıp, sorduğu iki önemli şey oluyordu; “Kemal Şar ne yapıyor?” ve “Turuncu daktilo ne oldu?!” İstanbul ‘ da, (İnece kökenli) Hüseyin Bürge ‘ nin de nikah şahidi olduğu bir cemiyet çıkışında sohbet ettik. Kemal Şar ve turuncu daktiloyu sorunca, espri ile karışık “Cezaevine girdikten sonra, bir daha sizin muhtar bile olamayacağınızı gazetelerden okuyorduk. Daktiloyu bir yerlere attık sanırım. Çoktandır görmedim..” dedim. Güldük… Sayın Valimizin gazetemize yaptığı ziyareti esnasında, gazetenin bugünkü yazı işleri müdürü Aylin Ayaz kardeşimin, işe yaramaz eşyalar arasında bulup, koruma altına aldığımız o malum daktiloyu, sayın valimize göstererek, birlikte hatıra fotoğrafı çektirmeleri, benim gözümde eski anılarımı da canlandırdı. Kendilerine ayrıca teşekkür ediyorum… Kızım; 13 yıl boyunca lösemi tedavisi gördü. Dönemin Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam aracılığı ile durumu öğrenen Tayyip Bey ve eşi (Allah gani gani razı olsun) dönemin Sağlık Bakanı Recep Akdağ aracılığı ile büyük destek olmuşlardı. Bugün; tüm dünyada önemli bir lider ve aktör olan Recep Tayyip Erdoğan; benim haberlerimi yazdığım turuncu daktilomda yazı yazmış, bana yazılar yazdırmış ve karşılaştığımız her zaman ve zeminde de o zamanları hatırlamış, dile getirmiş önemli bir şahsiyet. Benim, ömrüm boyunca anlattığım, onur ve gurur duyarak anlattığım, önemli anılarım arasında bütün bunlar… Sizlerle de, paylaşmak ve hatırlamak istedim sadece… Kalın sağlıcak ile…
Köşe Yazıları
Yayınlanma: 28 Temmuz 2022 - 09:06
SAYIN ERDOĞAN VE TURUNCU DAKTİLO ..!
BAŞYAZI Şenol Goncagül Seversiniz veya sevmezsiniz! Oy verirsiniz veya vermezsiniz! Ama, şunu hiç biriniz inkar edemezsiniz
Köşe Yazıları
28 Temmuz 2022 - 09:06
İlginizi Çekebilir