Babaeski ilçesinde 14 Mayıs 2019 Dünya Çiftçiler Günü dolayısıyla tören düzenlendi.Düzenlenen törende önemli açıklamalarda bulunan Babaeski Ziraat Odası Başkanı Şahin Arslan, çiftçinin kara kara mazot, gübre, tohum, ilaç borçlarını düşündüğünü dile getirdi.2019 yılı buğday maliyetinin ortalama verimin dekara 360 kg/dekar olarak hesaplandığını belirten Şahin Arslan, şu cümleleri kullandı: “Bugün burada bu meydanlarda günümüzü bayram havasında kutlamak, halay çekmek, oyunlar oynayıp, çocuklarımızla balon, uçurtmalar uçurtmak isterdik. Eskiden çiftçilerimiz hasat yaklaştığında heyecanla hasadı beklerken, hasattan sonra kimileri çocuklarının ve torunlarının düğünlerini konuşur, kimileri traktör, tarla, araba, ev alma hayalleri kurarlardı. Oysa hasadın yaklaştığı bugünlerde artık çiftçilerimiz mazot, gübre, tohum, ilaç borçlarını nasıl öderiz diye kara kara düşünüyor. Buda yetmezmiş gibi bölgemiz Ayçiçek üreticisi çare bulunamayan mildiyö (köse)hastalığından dertli, çeltik üreticilerimiz özellikle Büyükmandıra bölgesi su temininde sıkıntılar yaşıyor. küçükbaş, büyükbaş hayvan üreticilerimiz dertli, buğday üreticilerimiz girdi fiyatlarının aşırı yükselmesinden sıkıntılı günler yaşıyor. Bu alanda bulunan veya yoldan geçen çiftçi, üretici kardeşime halin nedir? Nasılsın? diye sorsanız çalışarak, üreterek batıyoruz derler. İklim koşullarına göre değişmekle birlikte buğday hasadı ilk olarak Mayıs ayının sonunda Çukurovada, bölgemizde ise Haziran sonlarında olmasını bekliyoruz. Buğday hasadına başlamadan alım fiyatlarının açıklanmış olması buğday üreticisi için olumlu ayrı bir önem arz ediyor.Diğer ürünlerde de aynı şekilde hasat öncesi alım fiyatlarının açıklanmasını bekliyoruz. Geçtiğimiz günlerde 2 Mayıs tarihinde açıklanan buğday fiyatları ton başına sert ekmeklik buğdayın 1350 TL/kg diğer ekmeklik buğdayların 1275 TL/kg düşük vasıflı ekmeklik buğdayların 1125 TL/kg olarak açıklanmıştır. Odamızın çiftçiler üreticiler bazında sahada yapmış olduğu çalışmalar sonucunda 2019 yılı buğday maliyetinin ortalama verimin dekara 360 kg/dekar olarak hesaplandığında, ton başına 1500 TL olduğu tespit edilmiştir. Bu bedel sadece üretim için harcanan paradır. bu maliyet bedeline yüzde 20 üretici karı eklendiğinde buğday fiyatının karlılık ve sürdürülebilir bir üretim için ton başına 1800 TL olması gerekmektedir. Gübre, mazot, tohum, ilaç ve diğer girdilerdeki bir yıllık fiyat artışlarının ortalama yüzde 78.4 olduğu dikkate alındığında açıklanan alım fiyatı üretimin devam etmesini sağlayacak bir fiyat değildir. Bu şartlarda çiftçimizin üretime devam etmesi zorlaşacaktır. 2018 hasat döneminde açıklanan buğday fiyatı 1,05 TL/kg olmasına rağmen çeşitli iklimsel sebeplerden kaynaklı buğday üreticisi ürününü 0,80 kuruşa kadar satmak zorunda kalmıştır. Daha sonra yapılan ithalatın ton başına 1500 TL/kg olarak gerçekleştiği bilinmektedir.Bizler tarım üreticileri olarak buğdayın ve ürettiğimiz diğer bitkisel ürünlerin bir sonraki yıl tarımsal faaliyetlere finans sermaye oluşturması ve stratejik önemi açısından sadece buğdaydan değil ürettiğimiz hayvansal ürünlerden de para kazanmak zorundayız. Bilindiği üzere Ulusal Süt Konseyinin 10 Nisan 2019 günü aldığı kararla soğutulmuş çiğ süt tavsiye fiyatı 1 Mayıs -31 Aralık 2019 tarihler arasında brüt 2,00 TL/litre olarak belirlenmiştir. Ancak döviz kurlarının hareketliliğiyle büyük oranda ithalata bağımlı olduğumuz girdilerin fiyatlarında çok hızlı yükselişler yaşanmaktadır.2 TL lik yeni süt fiyatı daha henüz uygulanmaya başlamadan yem fiyatları kontrol edilemez yükselişini sürdürmeye devam ediyor. Yılsonuna kadar ne kadar artacağını da bilmiyoruz. Çiftçimizin, üreticimizin üretiminin sürdürülebilir olması için hep söylediğimiz ve uluslararası normlarda da kabul gördüğü üzere 1 litre süt sattığında en az 1,5 kg yem alabilmesi gerekmektedir. Yem fiyatlarındaki hızlı artış ve Karkas et fiyatının yükselişe geçmesi ile birlikte, sütten para kazanamayan üreticilerimiz damızlık hayvanlarını hızla kestirmelerine yol açmaktadır. Kontrol edilemeyen girdi fiyatları karşısında yılsonuna kadar sabitlenmiş olan süt fiyatının ülke hayvancılığında hızla tasfiye sürecine neden olacağını düşünmekteyiz. Bu acı tablo ile karşılaşmamak için Tarım Bakanlığımızın acilen Ulusal Süt Konseyini toplantıya çağırıp ön görülen 2,00 TL/ lt lik çiğ süt fiyatının yeniden revize edilmesi ve 0,25 kuruş/ litre süt primi desteğini 2019 yılı boyunca devam edileceğini ilan edilmesini aynı zamanda yem girdi maliyetlerini azaltacak tedbirlerin biran önce yürürlüğüne konulmasını talep ediyoruz. Tarım ve hayvancılık sektöründeki sorunlar devam ettiği için ekonomik açıdan sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz. Öncelikle çiftçilerimizin, üreticilerimizin sorunlarını çözmemiz gerekiyor. Tarıma verilen teşviklerin zamanında verilmesi, bitkisel ve hayvansal teşviklerin günün şartlarına göre tekrardan revize edilmesi, 2018 yılından kalan buzağı desteklerinin ve yağlı tohumlu bitki desteklerinin zamanında verilmediğinden eriyip gittiği tarımsal, hayvansal girdi fiyatlarının hızla tırmandığı bir yapının kaçınılmaz sonucu genel üretimin azalması ve çalışabilir yaştaki nüfusun neredeyse tamamının köyleri terk etmesine neden olan en önemli sebeptir. Kırsalda yaşayanların oranı son 10 yılda yüzde 34 ten yüzde 16 ya düşerken kentlerde ve metropollerde yaşayanların oranı yüzde 66 dan yüzde 84 yükselmiştir. Nitekim üretim istatistiklerine baktığımızda 2018 yılında bir önceki yıla göre tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde yüzde 5,8 sebzelerde ise yüzde 2,6 üretim azalması dikkati çekiyor. Çiftçi sayısının, ekilen arazilerin ve üretimin gün geçtikçe eridiğini gözlemliyoruz. Alınan önlemlerin geçici olduğunu görüyoruz, ama şartlar ne olursa olsun tarım ve hayvancılığı ihmal etmemeliyiz. En büyük sorunlarımız yapısal sorunlarımızın çözülmemiş olması ve üretim planlaması yapamıyoruz, maliyetlerimizi düşüremiyoruz, bunlar olmayınca fiyat istikrarını da gelir istikrarını da sağlayamıyoruz. Tarımda üretim şart, üretimi sağlayamazsak, eğer ucuzluk istiyorsak üreticilerimize sahip çıkmamız lazım. Bunu yapmanın yolları belli çiftçimizi tarlada tutmazsak, pazarda yangın hiç sönmeyeceği gibi gıdada ucuzluk hayaldir. Biz 5 milyonuz, biz üretemezsek 76 milyon ne yiyecek? Biz üretemezsek 50 milyon turiste ne yedireceğiz? Biz üretemezsek 5milyon mülteci, yabancı, sığınmacı ne yiyecek? Bunları hesap etmek zorundayız. Artık ithalat yaparak bu kadar büyük bir kitleyi doyurma şansımız yok. İthalat pahalı. Türkiye’nin ithalat yapma şansı kalmadı. Onun için üretimi desteklemekten başka çare yok ve sadece tarımda değil, her alanda üretim, üretim, üretim bu ülkenin muhakkak surette üretmesi gerekiyor. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ün dediği gibi; Çalışmadan, yorulmadan ve üretmeden, rahat yaşamak isteyen toplumlar, evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da İstiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkûmdurlar. Burada bulunan bütün katılımcılara teşekkür eder. Bütün çiftçilerimizin 14 Mayıs Dünya çiftçiler gününü en içten dileklerimizle kutlar. Bol ve bereketli bir yıl olmasını diliyorum”
Ekonomi
16 Mayıs 2019 - 09:19
Şahin Arslan, "Çiftçi kara kara borçlarını düşünüyor"
Babaeski ilçesinde 14 Mayıs 2019 Dünya Çiftçiler Günü dolayısıyla tören düzenlendi
Ekonomi
16 Mayıs 2019 - 09:19